- Arap bir köpeğim vardı dedi, pek iyi huyluydu. İşte şuracıkta yol üstünde ölüyor.
- گفت در ملکم سگی بد نیکخو ** نک همیمیرد میان راه او
- Gündüz avcımdı, gece bekçim. Gözü pekti, avı hemen yakalardı. Hırsızı derhal kovardı. 480
- روز صیادم بد و شب پاسبان ** تیزچشم و صیدگیر و دزدران
- Adam derdi ne yaralandı mı? Diye sordu. Arap, hayır dedi, açlık onu bu hale getirdi.
- گفت رنجش چیست زخمی خورده است ** گفت جوع الکلب زارش کرده است
- Adam, bu derde, bu mihnete sabret dedi, Allah, sabredenlere karşılık ihsanda bulunur.
- گفت صبری کن برین رنج و حرض ** صابران را فضل حق بخشد عوض
- Ondan sonra dedi ki: Ey hür kişi, elindeki şu dolu dağarcıkta ne var?
- بعد از آن گفتش کای سالار حر ** چیست اندر دستت این انبان پر
- Arap, dün akşamdan artan ekmeğim, azığım. Bedeni kuvvetlendirmek için taşımaktayım dedi.
- گفت نان و زاد و لوت دوش من ** میکشانم بهر تقویت بدن
- Adam dedi ki: Neden o köpeğe ekmek yemek vermedin? Arap o kadar merhametim yok. 485
- گفت چون ندهی بدان سگ نان و زاد ** گفت تا این حد ندارم مهر و داد
- Yolda parasız ekmek ele geçmez. Fakat gözyaşı bedava dedi.
- دست ناید بیدرم در راه نان ** لیک هست آب دو دیده رایگان
- Adam, a havayla dolu kırba, toprak başına! Demek ki sence ekmek, gözyaşından daha iyi ha?
- گفت خاکت بر سر ای پر باد مشک ** که لب نان پیش تو بهتر ز اشک
- Gözyaşı, kandır, dertle su haline gelir. Topraktan meydana gelen ekmek, beyhude kan dökmeye değmez dedi.
- اشک خونست و به غم آبی شده ** مینیرزد خاک خون بیهده