- Dağ gibi Ahmet bile yolda çamur ve yağmur yokken nazara uğradı da ayağı titremeye başladı. 500
- احمد چون کوه لغزید از نظر ** در میان راه بیگل بیمطر
- Bu duraklama, sürçme, bu ayak titremesi de ne? Bu işin boş olmasına imkan yok diye hayrette kaldı.
- در عجب درماند کین لغزش ز چیست ** من نپندارم که این حالت تهیست
- Nihayet ayet geldi de, o hal sana kötü gözden erişti diye hikmetini bildirdi.
- تا بیامد آیت و آگاه کرد ** کان ز چشم بد رسیدت وز نبرد
- Allah eğer senden başka biri olsaydı derhal yok olur, o nazara avlanır erir giderdi.
- گر بدی غیر تو در دم لا شدی ** صید چشم و سخرهی افنا شدی
- Fakat benim korumam, eteğini çemreyip geldi de kurtuldun, yalnız bu titreyişin, bu sürçmen, bu sırrı sana bildirmek içindi dedi.
- لیک آمد عصمتی دامنکشان ** وین که لغزیدی بد از بهر نشان
- İbret al da o dağ gibi olan Peygambere bak... Ondan sonra a saman çöpünden aşağı olan adam, hünerini malını arz etme! 505
- عبرتی گیر اندر آن که کن نگاه ** برگ خود عرضه مکن ای کم ز کاه
- ”Az kaldı kafirler, gözleriyle seni yere düşüreceklerdi” ayetinin tefsiri
- تفسیر و ان یکاد الذین کفروا لیزلقونک بابصارهم الایه
- Ey Allah peygamberi, o mecliste öyle adamlar vardır ki herkesin kuşlarına bile nazar değdirir, onları bile öldürürler.
- یا رسولالله در آن نادی کسان ** میزنند از چشم بد بر کرکسان
- Nazarlarından kükreyen aslanın bile kellesi yarılır, inlemeye başlar.
- از نظرشان کلهی شیر عرین ** وا شکافد تا کند آن شیر انین
- Güçlü deveye nazarı ile ölüm değdirir, sonra arkasından köleyi,
- بر شتر چشم افکند همچون حمام ** وانگهان بفرستد اندر پی غلام
- Yürü bu devenin yağından satın al diye yollar. Köle deveyi sakatlanmış görür.
- که برو از پیه این اشتر بخر ** بیند اشتر را سقط او راه بر