English    Türkçe    فارسی   

5
532-541

  • Hiç oldun mu o katı yürekliden korkma. Her sabah mutlak yokluktan ders al.
  • Ululuk, ululuk ıssı Allah’nın elbisesidir. Kim onu giymeye kalkışırsa vebale girer.
  • Taç onundur, kemer bizim. Vay haddini aşana!
  • Bu tavusluk kanadı, sana bir sınamadır. Buna kapıldın mı Allah’ya ortak olmaya, onun gibi noksan sıfatlardan arı olduğunu davaya kalkışırsın. 535
  • Hakimin birinin, gagasıyla güzelim kanatlarını yolup atan ve bedenini kel ve çirkin bir hale koyan tavus kuşunu görüp hayretle “Kendine acımıyor musun?” demesi, tavus kuşunun “Acıyorum ama bence can, kanattan daha değerlidir. Bu kanatsa benim can düşmanımdır” diye cevap vermesi
  • Bir tavus kuşu, ovada kanatlarını yolmaktaydı. Hakimin biri gezmeye çıkmıştı.
  • Onu görüp dedi ki: Ey tavus böyle güzelim kanatları nasıl oluyor da kökünden yolup atıyorsun? Hiç acımıyor musun?
  • Bu süsü koparıp balçığa atmana gönlün nasıl razı oluyor?
  • Hafızlar o tüyleri beğendiklerinden alıp mushafların arasına koyuyorlar.
  • Halk, havalanmak için tüylerinden yelpazeler yapıyorlar. 540
  • Bu ne nankörlük bu ne cüret! Bilmiyor musun ki nakkaşın kim?