- Yahut da biliyor da nazlanıyor; mahsustan o süsleri yoluyorsun.
- یا همیدانی و نازی میکنی ** قاصدا قلع طرازی میکنی
- Birçok naz vardır ki suç olur; kulu, padişahın gözünden düşürür.
- ای بسا نازا که گردد آن گناه ** افکند مر بنده را از چشم شاه
- Nazlanmak, şekerden tatlıdır ama az çiğne, yüzlerce tehlikesi vardır.
- ناز کردن خوشتر آید از شکر ** لیک کم خایش که دارد صد خطر
- Niyaz yolu emin bir yoldur. Nazı bırak da o yola düş. 545
- ایمن آبادست آن راه نیاز ** ترک نازش گیر و با آن ره بساز
- Nice nazlananlar vardır ki kol kanat çırpar ama nihayet o hal adama vebal olur.
- ای بسا نازآوری زد پر و بال ** آخر الامر آن بر آن کس شد وبال
- Nazın güzelliği seni bir an yüceltse bile onun gizli korkusu, seni eritir mahveder.
- خوشی ناز ار دمی بفرازدت ** بیم و ترس مضمرش بگدازدت
- Bu yalvarışa gelince: Seni zayıflatır. Zayıflatır ama parlak ayın on dördü gibi baş köşeye geçirir.
- وین نیاز ار چه که لاغر میکند ** صدر را چون بدر انور میکند
- Ölüden diriyi çekip çıkarınca ölen, doğru yolu bulur.
- چون ز مرده زنده بیرون میکشد ** هر که مرده گشت او دارد رشد
- Diriden ölüye çıkarınca da diri nefis, ölüm tarafına yönelir, ölüm tarafına dönüp dolaşır. 550
- چون ز زنده مرده بیرون میکند ** نفس زنده سوی مرگی میتند
- Öl ki hiçbir şeye ihtiyacı olmayan diri Allah, ölüden diri meydana getirsin. Allah, bu ölü bedenden meydana bir diri getirsin.
- مرده شو تا مخرج الحی الصمد ** زندهای زین مرده بیرون آورد