English    Türkçe    فارسی   

5
550-559

  • Diriden ölüye çıkarınca da diri nefis, ölüm tarafına yönelir, ölüm tarafına dönüp dolaşır. 550
  • چون ز زنده مرده بیرون می‌کند  ** نفس زنده سوی مرگی می‌تند 
  • Öl ki hiçbir şeye ihtiyacı olmayan diri Allah, ölüden diri meydana getirsin. Allah, bu ölü bedenden meydana bir diri getirsin.
  • مرده شو تا مخرج الحی الصمد  ** زنده‌ای زین مرده بیرون آورد 
  • Kış olursan baharın gelişini, gece kesilirsen gündüzün oluşunu görürsün.
  • دی شوی بینی تو اخراج بهار  ** لیل گردی بینی ایلاج نهار 
  • O kanatları yolma ki bir daha yerine yapışmaz. Ey güzel yüzlü, yasa düşüp yüzünü yırtma.
  • بر مکن آن پر که نپذیرد رفو  ** روی مخراش از عزا ای خوب‌رو 
  • Kuşluk güneşine benzeyen o güzelim yüzü yırtmak, yanlış bir iştir.
  • آنچنان رویی که چون شمس ضحاست  ** آنچنان رخ را خراشیدن خطاست 
  • Böyle bir yüzü tırnakla yaralamak kafirliktir. Ay bile onun ayrılığı ile ağlamada. 555
  • زخم ناخن بر چنان رخ کافریست  ** که رخ مه در فراق او گریست 
  • Yoksa yüzünü görmüyor musun? Bırak bu inatçılığı, bırak bu düşünceyi!
  • یا نمی‌بینی تو روی خویش را  ** ترک کن خوی لجاج اندیش را 
  • Nefsi mutmainne’nin saflığı ve temizliği, düşüncelerle bulanır. Nitekim aynanın yüzüne bir şey yazar, yahut bir şekil yaparsın, sonra temizlesen de yine bir iz, bir noksan kalır.
  • در بیان آنک صفا و سادگی نفس مطمنه از فکرتها مشوش شود چنانک بر روی آینه چیزی نویسی یا نقش کنی اگر چه پاک کنی داغی بماند و نقصانی 
  • Bedende Nefsi Mutmainne’nin yüzünü düşünce tırnakları yaralar.
  • روی نفس مطمنه در جسد  ** زخم ناخنهای فکرت می‌کشد 
  • Kötü düşünceyi zehirli tırnak bil. Bu tırnak, derinleştikçe can yüzünü tırmalar.
  • فکرت بد ناخن پر زهر دان  ** می‌خراشد در تعمق روی جان 
  • Müşkül düğümleri açmak ister; fakat bu, adeta altın bir kaba aptes bozmaya benzer.
  • تا گشاید عقده‌ی اشکال را  ** در حدث کردست زرین بیل را