- Yine böyle o padişah “Sabredin” buyurdu. Bir istek olmalı ki ondan yüz çeviresin.
- همچنان چون شاه فرمود اصبروا ** رغبتی باید کزان تابی تو رو
- “Yeyin” emri şehvet için bir tuzaktır, ondan sonra gelen “İsraf etmeyin” emriyse temizliktir.
- پس کلوا از بهر دام شهوتست ** بعد از آن لاتسرفوا آن عفتست
- Şehvet olmasa ondan kaçınmaya imkan olabilir mi?
- چونک محمول به نبود لدیه ** نیست ممکن بود محمول علیه
- Sabretme ezasına uğramadıkça karşılığında bir hayır ve mükafat elde edemezsin.
- چونک رنج صبر نبود مر ترا ** شرط نبود پس فرو ناید جزا
- Ne hoştur o şart ve ne sevinçli şeydir o mükafat. O gönüller açan, canlara canlar katan mükafat! 585
- حبذا آن شرط و شادا آن جزا ** آن جزای دلنواز جانفزا
- Aşıkın Allah’dan kazandığı sevap da Allah’dır
- در بیان آنک ثواب عمل عاشق از حق هم حق است
- Aşıkların neşesi de odur, gamı da, hizmetlerine karşılık aldıkları ücret de.
- عاشقان را شادمانی و غم اوست ** دستمزد و اجرت خدمت هم اوست
- Aşık, sevgiliden başkasını seyre dalarsa bu, aşk değildir, aslı yok bir sevdadır.
- غیر معشوق ار تماشایی بود ** عشق نبود هرزه سودایی بود
- Aşk, o yalımdır ki parladı mı sevgiliden başka ne varsa hepsini yakar.
- عشق آن شعلهست کو چون بر فروخت ** هرچه جز معشوق باقی جمله سوخت
- La kılıcı, Allah’dan başka ne varsa hepsini keser silip süpürür. Bir bak hele, La’dan sonra ne kalır?
- تیغ لا در قتل غیر حق براند ** در نگر زان پس که بعد لا چه ماند
- İllallah kalır, hepsi gider. Neşelen, sevin ey ikiliği yakıp yandıran şiddetli aşk! 590
- ماند الا الله باقی جمله رفت ** شاد باش ای عشق شرکتسوز زفت