English    Türkçe    فارسی   

5
633-642

  • Mekansızlık elinden yalım, yalım gelip çatar, ateşten çıkan alev ta göğe kadar, ağar.
  • شعله شعله می‌رسد از لامکان  ** می‌رود دود لهب تا آسمان 
  • Bunun için yüzlerce köpek de insanın bedeninde uyumuştur. Bir av olmadığı için onlar, adeta gizlenmişlerdir.
  • صد چنین سگ اندرین تن خفته‌اند  ** چون شکاری نیستشان بنهفته‌اند 
  • Yahut da gözleri bağlı doğan kuşlarına benzerler. Perde ardında bir av sevdasıyla yanıp tutuşurlar. 635
  • یا چو بازانند و دیده دوخته  ** در حجاب از عشق صیدی سوخته 
  • Fakat doğanın külahını kaldırdın da avını gördü mü derhal dağlarda dönüp dolaşmaya başlar.
  • تا کله بردارد و بیند شکار  ** آنگهان سازد طواف کوهسار 
  • Hastanın isteği yatışmıştır. Hatırı, yalnız iyileşmektedir.
  • شهوت رنجور ساکن می‌بود  ** خاطر او سوی صحت می‌رود 
  • Ama ekmek, elma ve karpuz görünce onu yemek ister bu istekle zarar korkusu, savaşa girişir.
  • چون ببیند نان و سیب و خربزه  ** در مصاف آید مزه و خوف بزه 
  • Sabrederse bunları görüşü, iyiliğine yarar. Çünkü o heyecana düşmek, onun gevşemiş tabiatına iyi gelir.
  • گر بود صبار دیدن سود اوست  ** آن تهیج طبع سستش را نکوست 
  • Fakat sabredemezse görmemesi daha iyidir. Okun zırhsız adamdan uzak olması yeğ! 640
  • ور نباشد صبر پس نادیده به  ** تیر دور اولی ز مرد بی‌زره 
  • Tavus kuşunun cevap vermesi
  • جواب گفتن طاوس آن سایل را 
  • Tavus kuşu ağlaması bitince dedi ki: Yürü, sen renge ve kokuya kapılmışsın.
  • چون ز گریه فارغ آمد گفت رو  ** که تو رنگ و بوی را هستی گرو 
  • Görmüyorsun ki bu kanatlar yüzünden her yandan başıma yüzlerce bela gelip çatmada.
  • آن نمی‌بینی که هر سو صد بلا  ** سوی من آید پی این بالها