English    Türkçe    فارسی   

5
647-656

  • Ey yiğit, bu kanatlar, benim ululanma silahım kesildi. Ululanmaysa ululananları yüzlerce belaya uğratır.
  • این سلاح عجب من شد ای فتی  ** عجب آرد معجبان را صد بلا 
  • Hünerler, anlayışlı olmak ve dünya malını elde etmek, tavusun kanatları gibi insanın canına düşmandır
  • بیان آنک هنرها و زیرکیها و مال دنیا هم‌چون پرهای طاوس عدو جانست 
  • Nice hüner ve sanatlar vardır ki ham kişiyi helak eder. Çünkü o, taneye koşar, bu yüzden de tuzağı görmez.
  • پس هنر آمد هلاکت خام را  ** کز پی دانه نبیند دام را 
  • İhtiyarına sahip olmak, “Sakının” emrine uyan ve kendisine sahip olan adam için iyidir.
  • اختیار آن را نکو باشد که او  ** مالک خود باشد اندر اتقوا 
  • Kendini koruyamıyor kötülüklerden çekinemiyorsan sakın, o aleti uzaklaştırır, ihtiyarı bırak. 650
  • چون نباشد حفظ و تقوی زینهار  ** دور کن آلت بینداز اختیار 
  • Benim de cilvelendiğim şey ve ihtiyarım, o kanattır. Onu yoluyorum, çünkü başıma kastetmede.
  • جلوه‌گاه و اختیارم آن پرست  ** بر کنم پر را که در قصد سرست 
  • Sabır sahibi, kendi kanadını yok farz eder, bu suretle kanadı da onu kötü düşüncelere sevk etmez.
  • نیست انگارد پر خود را صبور  ** تا پرش در نفکند در شر و شور 
  • Şu halde ona de ki: Kanadını yolma, onun bir zararı yoktur. Bu çeşit adama ok gelse önüne kalkanını tutar.
  • پس زیانش نیست پر گو بر مکن  ** گر رسد تیری به پیش آرد مجن 
  • Fakat bana bu güzel kanat düşmandır. Çünkü sabredemiyor, cilveleniyorum.
  • لیک بر من پر زیبا دشمنیست  ** چونک از جلوه‌گری صبریم نیست 
  • Eğer çekinme ve korunma bana yol gösterseydi ihtiyar yüzünden debdebem, devletim artardı. 655
  • گر بدی صبر و حفاظم راه‌بر  ** بر فزودی ز اختیارم کر و فر 
  • Ben çocuğa yahut sarhoşa benziyorum, sınanmalara tahammülüm yok. Benim elime kılıç vermek caiz değildir.
  • هم‌چو طفلم یا چو مست اندر فتن  ** نیست لایق تیغ اندر دست من