Halbuki benim düşmanım da benim, benden kaçan da ben. Şu halde işim kıyamete kadar boyuna kaçmaktır. 670
من که خصمم هم منم اندر گریز ** تا ابد کار من آمد خیزخیز
Adama kendi gölgesi düşman olursa ne Hint’te emin olur, ne Huten’de.
نه به هندست آمن و نه در ختن ** آنک خصم اوست سایهی خویشتن
Gündüzün güneşte yok olan yıldızlar gibi Allah varlığında yok olup kendisinden geçenler, hüner ve sanatlariyle şerlerinden emin olmuşlardır. Yok olana tehlike olamaz.
در صفت آن بیخودان کی از شر خود و هنر خود آمن شدهاند کی فانیاند در بقای حق همچون ستارگان کی فانیاند روز در آفتاب و فانی را خوف آفت و خطر نباشد
Bir adam yokluğa erişir, kendisine yokluğu ziynet edinirse, o adamın, Muhammet gibi gölgesi olmaz.
چون فناش از فقر پیرایه شود ** او محمدوار بیسایه شود
“Yokluk benim iftiharımdır” sırrına ziynet yokluktur. Bu çeşit adam, mumun alevi gibi gölgesizdir.
فقر فخری را فنا پیرایه شد ** چون زبانهی شمع او بیسایه شد
Mum, baştan aşağı alevden ibarettir. Gölge onun çevresine uğrayamaz.
شمع جمله شد زبانه پا و سر ** سایه را نبود بگرد او گذر
Mum kendisinden de kaçtı, gölgeden de. Mumu dökenin isteğine uydu,ışığına sığındı. 675
موم از خویش و ز سایه در گریخت ** در شعاع از بهر او کی شمع ریخت
Mumu döken muma der ki: Seni yok olmak için döktüm. O da, ben yokluğa kaçtım diye cevap verir.
گفت او بهر فنایت ریختم ** گفت من هم در فنا بگریختم
Bu var olan ışık, lazım bir ışıktır, geçici ve arızi ışık gibi değil.
این شعاع باقی آمد مفترض ** نه شعاع شمع فانی عرض
Mum ateşte tamamı ile yok oldu mu artık ondan ne bir eser görürsün ne bir ışık!
شمع چون در نار شد کلی فنا ** نه اثر بینی ز شمع و نه ضیا
Suret ateşi karanlığı gidermek için mum suretinde durur.
هست اندر دفع ظلمت آشکار ** آتش صورت به مومی پایدار