- Bu perde, huriyi Zâl gibi kuvvetlendirir, dolunayı yeni aydan daha noksan bir hale getirir.
- حور را این پرده زالی میکند ** بدر را کم از هلالی میکند
- Ay bizi yücelik kucağına oturtmuş, düşmanımızı kendi düşmanı saymıştır.
- ماه ما را در کنار عز نشاند ** دشمن ما را عدوی خویش خواند
- Bulutun letafeti ve parlaklığı da yandandır. Fakat buluta ay diyen hayli yol sapıtmıştır.
- تاب ابر و آب او خود زین مهست ** هر که مه خواند ابر را بس گمرهست
- Ayın nuru buluta vurdu mu onun kara yüzünü ay gibi parlatır.
- نور مه بر ابر چون منزل شدست ** روی تاریکش ز مه مبدل شدست
- Gerçi ayla aynı renge boyanmıştır. Bu da bir devlettir ama buluttaki o nur, eğretidir. 695
- گرچه همرنگ مهست و دولتیست ** اندر ابر آن نور مه عاریتیست
- Kıyamette güneş de kalmaz, ay da. Göz ışığın aslı ile meşgul olur.
- در قیامت شمس و مه معزول شد ** چشم در اصل ضیا مشغول شد
- Bu suretle temelli mülkle eğreti mülk seçilir. Şu fani konak, karar yurdundan ayrılır.
- تا بداند ملک را از مستعار ** وین رباط فانی از دارالقرار
- Dadı, bir kaç gün içindir. Ey ana sen bizi kucağına al.
- دایه عاریه بود روزی سه چار ** مادرا ما را تو گیر اندر کنار
- Kanadım buluttur. O, perdedir ve önümdekini göstermez. O yalnız Allah lütfiyle letafet kazanır.
- پر من ابرست و پردهست و کثیف ** ز انعکاس لطف حق شد او لطیف
- Kanadımı yolayım, onu güzelliğini yolumdan atayım da aynı güzelliğini yine aydan seyredeyim. 700
- بر کنم پر را و حسنش را ز راه ** تا ببینم حسن مه را هم ز ماه