- O yağmur yağışı Peygamberin mucizesi idi. Bulut mahvoldu, gökyüzü rengini aldı.
- معجزهی پیغامبری بود آن سقا ** گشته ابر از محو همرنگ سما
- Buluttu ama ondan bulut huyu gitmişti. Aşığın bedeni de sabırla böyle olur işte.
- بود ابر و رفته از وی خوی ابر ** این چنین گردد تن عاشق به صبر
- Bedendir ama bedenliği kaybolmuştur, değişmiştir, ondan renk de gitmiştir, koku da.
- تن بود اما تنی گم گشته زو ** گشته مبدل رفته از وی رنگ و بو
- Kanat başkasının, baş bana lazım. Baş, duygu, görgü yurdudur ve bedenin direğidir. 710
- پر پی غیرست و سر از بهر من ** خانهی سمع و بصر استون تن
- Başkasının avı için can feda etmeyi mutlak küfür, hayırdan ümitsizlik bil.
- جان فدا کردن برای صید غیر ** کفر مطلق دان و نومیدی ز خیر
- Kendine gel, dudu kuşlarının önündeki şekere benzeme. Zehire benze de ziyandan kurtul.
- هین مشو چون قند پیش طوطیان ** بلک زهری شو شو آمن از زیان
- Yahut da neşelen hitabını duymak için kendini köpeklerin önündeki ölüye benzet.
- یا برای شادباشی در خطاب ** خویش چون مردار کن پی کلاب
- Hızır da bu gemiyi, zaptedecek kimseden kurtarmak için deldi.
- پس خضر کشتی برای این شکست ** تا که آن کشتی ز غاصب باز رست
- “Yokluk benim iftiharımdır” sözü, onun için yüce bir söz oldu, tamahkarlardan gani Tanrı’ya kaçmama yol açtı. 715
- فقر فخری بهر آن آمد سنی ** تا ز طماعان گریزم در غنی
- Mamurelerde oturanların hırsından kurtulmak için defineleri, yıkık yerlere gömerler.
- گنجها را در خرابی زان نهند ** تا ز حرص اهل عمران وا رهند