- Tövbesiz ömür, baştanbaşa can çekişmedir. Hazır olan kaçılmayan ölüm, Tanrı’dan gafil olmaktır. 770
- عمر بی توبه همه جان کندنست ** مرگ حاضر غایب از حق بودنست
- Hakla olunca ömür de, ölüm de... ikisi de hoştur. Fakat Tanrı’sız abıhayat bile ateştir.
- عمر و مرگ این هر دو با حق خوش بود ** بیخدا آب حیات آتش بود
- Öyle bir tapıdan daima ömür istemesi de lanet tesiriyledir.
- آن هم از تاثیر لعنت بود کو ** در چنان حضرت همیشد عمرجو
- Tanrı’dan, ondan başkasını istemek, görünüşte istenen şeyin artmasını stemektir, ama hakikatte onun tamamı ile eksilmesini dilemektir.
- از خدا غیر خدا را خواستن ** ظن افزونیست و کلی کاستن
- Hele ayrılık ve yabancılıkla geçen ömür yok mu? Bu adeta aslanın huzurunda tilkilik taslamaya benzer.
- خاصه عمری غرق در بیگانگی ** در حضور شیر روبهشانگی
- Bana daha fazla ömür ver de daha gerisin geri gideyim; mühletini uzat da daha aşağılık bir hale geleyim demektir. 775
- عمر بیشم ده که تا پستر روم ** مهلم افزون کن که تا کمتر شوم
- Nihayet o, lanete nişane olur. Lanet isteyen kişiyse kötü bir kişidir.
- تا که لعنت را نشانه او بود ** بد کسی باشد که لعنتجو بود
- Hoş ömür, yakınlık aleminden can beslemektir. Kuzgunun ömrü ise pislik yemek içindir.
- عمر خوش در قرب جان پروردنست ** عمر زاغ از بهر سرگین خوردنست
- Bana fazla ömür ver ki pislik yiyeyim, daima bana bunu ver ki benim yaradılışım kötüdür demektedir.
- عمر بیشم ده که تا گه میخورم ** دایم اینم ده که بس بدگوهرم
- O ağzı kokan kuzgun, eğer pislik yemeseydi beni kuzgun huyundan kurtar diye yalvarırdı.
- گرنه گه خوارست آن گندهدهان ** گویدی کز خوی زاغم وا رهان