- Hele ayrılık ve yabancılıkla geçen ömür yok mu? Bu adeta aslanın huzurunda tilkilik taslamaya benzer.
- خاصه عمری غرق در بیگانگی ** در حضور شیر روبهشانگی
- Bana daha fazla ömür ver de daha gerisin geri gideyim; mühletini uzat da daha aşağılık bir hale geleyim demektir. 775
- عمر بیشم ده که تا پستر روم ** مهلم افزون کن که تا کمتر شوم
- Nihayet o, lanete nişane olur. Lanet isteyen kişiyse kötü bir kişidir.
- تا که لعنت را نشانه او بود ** بد کسی باشد که لعنتجو بود
- Hoş ömür, yakınlık aleminden can beslemektir. Kuzgunun ömrü ise pislik yemek içindir.
- عمر خوش در قرب جان پروردنست ** عمر زاغ از بهر سرگین خوردنست
- Bana fazla ömür ver ki pislik yiyeyim, daima bana bunu ver ki benim yaradılışım kötüdür demektedir.
- عمر بیشم ده که تا گه میخورم ** دایم اینم ده که بس بدگوهرم
- O ağzı kokan kuzgun, eğer pislik yemeseydi beni kuzgun huyundan kurtar diye yalvarırdı.
- گرنه گه خوارست آن گندهدهان ** گویدی کز خوی زاغم وا رهان
- Ey toprağı altına çeviren, bir başka toprağı da insanlar babası yapan Tanrı! 780
- ای مبدل کرده خاکی را به زر ** خاک دیگر را بکرده بوالبشر
- Senin işin, eşyayı olduğu halden çevirmek, ihsan ve lutüflarda bulunmaktır, benim işimse yanlışa düşmek, unutmak ve hata etmektir.
- کار تو تبدیل اعیان و عطا ** کار من سهوست و نسیان و خطا
- Bilginle yanlışımı noksanı mı döndür. Ben baştan aşağıya kadar sümükten ibaretim, sen beni sabırdan, hilimden ibaret bir hale getir.
- سهو و نسیان را مبدل کن به علم ** من همه خلمم مرا کن صبر و حلم
- Ey çorak toprağı ekmek haline getiren, ey ölü ekmeği canlandıran, can eden.
- ای که خاک شوره را تو نان کنی ** وی که نان مرده را تو جان کنی