- Ölü taşıyan bir salacayı getirip Ebubekir’i üstüne yatırdılar. 865
- تختهی مردهکشان بفراشتند ** وان ابوبکر مرا برداشتند
- Hamallara verip görsün diye Harzemşah’ın huzuruna götürdüler.
- سوی خوارمشاه حمالان کشان ** میکشیدندش که تا بیند نشان
- Bu cihan, Sebzvar’dır. Tanrı eri, burada zayi olur gider.
- سبزوارست این جهان و مرد حق ** اندرین جا ضایعست و ممتحق
- Harzemşah ulu Tanrıdır. Bu rezil kavimden gönül istemektedir.
- هست خوارمشاه یزدان جلیل ** دل همی خواهد ازین قوم رذیل
- Peygamber, “Tanrı, suretlerinize bakmaz, kalbe bakar. Kalp işlerinizi düzene koyun” demiştir.
- گفت لا ینظر الی تصویرکم ** فابتغوا ذا القلب فیتدبیر کم
- Tanrı, ben sana, bir gönül sahibinden bakarım. Secdene, altın vermene bakmam bile demektedir. 870
- من ز صاحبدل کنم در تو نظر ** نه به نقش سجده و ایثار زر
- Sen, gönlünü gönül sandın da gönül sahiplerini aramayı bıraktın.
- تو دل خود را چو دل پنداشتی ** جست و جوی اهل دل بگذاشتی
- Gönül öyle bir varlıktır ki bu yedi gök gibi yedi yüz tanesini oraya koysan kaybolur gider.
- دل که گر هفصد چو این هفت آسمان ** اندرو آید شود یاوه و نهان
- Bu çeşit gönül kırıklarına gönül deme. Sebzvar’da Ebubekir arama.
- این چنین دل ریزهها را دل مگو ** سبزوار اندر ابوبکری بجو
- Gönül sahibi, altı yüzlü aynadır. Tanrı, altı cihette de o aynadan nazar eder durur.
- صاحب دل آینهی ششرو شود ** حق ازو در شش جهت ناظر بود