- O münâfık, evet der ama tasdik ettiğinden değil, nasihat verenin sözü kısa kesmesi içindir.(TM)
- میکند آری نه از بهر نیاز ** تا که ناصح کم کند نصح دراز
- Çünkü bu leş arayan aşağılık kuzgunun kat,kat yüz binlerce hilesi vardır.
- زانک این زاغ خس مردارجو ** صد هزاران مکر دارد تو به تو
- Münafıklığı kabul ederlerse kurtulur; münafıklığı, kendisine fayda verecek bir doğruluk olur. 900
- گر پذیرند آن نفاقش را رهید ** شد نفاقش عین صدق مستفید
- Çünkü gönül sahibi, debdebesiyle beraber bizim pazarımızda ayıplıdır.
- زانک آن صاحب دل با کر و فر ** هست در بازار ما معیوبخر
- Cansız değilsen gönül sahibini ara. Padişaha zıt değilsen gönülle aynı cinsten olmaya bak.
- صاحب دل جو اگر بیجان نهای ** جنس دل شو گر ضد سلطان نهای
- Halbuki riyası, sana hoş gelen, tabiatına uygun olan kişi, dostundur. Dostundur ama Tanrı’nın dostu değil ki!
- آنک زرق او خوش آید مر ترا ** آن ولی تست نه خاص خدا
- Kim senin huyuna suyuna giderse sence ya velidir, ya peygamber.
- هر که او بر خو و بر طبع تو زیست ** پیش طبع تو ولی است و نبیست
- Yürü, hava ve hevesi bırak da bir koku al, o güzelim amber kokusunu duy. 905
- رو هوا بگذار تا بویت شود ** وان مشام خوش عبرجویت شود
- Hava ve hevesine uyarsan dimağın bozulur. Misk ve amber sence hiçbir şeye yaramaz bir hale gelir.
- از هوارانی دماغت فاسدست ** مشک و عنبر پیش مغزت کاسدست
- Bu sözün sonu gelmez, halbuki ceylanımız, ahırda bir yerden bir yere kaçıp durmada.
- حد ندارد این سخن و آهوی ما ** میگریزد اندر آخر جابجا
- Eşekler ahırındaki ceylan hikayesinin arta kalanı
- بقیهی قصهی آهو و آخر خران