English    Türkçe    فارسی   

5
950-959

  • Bu hava ve heves tuzaklarıyla ipler, senin erini adam olmayanlardan ayırt etsin. 950
  • تا بدین دام و رسنهای هوا  ** مرد تو گردد ز نامردان جدا 
  • Ey ululuk tahtının sultanı, başka bir tuzak istiyorum, öyle bir tuzak ki insanı baş aşağı atacak kadar şiddetli ve aldatıcı olsun.
  • دام دیگر خواهم ای سلطان تخت  ** دام مردانداز و حیلت‌ساز سخت 
  • Tanrı, şarap ve çalgıyı getirip önüne koydu. Şeytan bunları görünce hafifçe güldü neşelendi.
  • خمر و چنگ آورد پیش او نهاد  ** نیم‌خنده زد بدان شد نیم‌شاد 
  • Ezeli azgınlığa haber gönderip fitne denizinin dibinden toz kopar dedi.
  • سوی اضلال ازل پیغام کرد  ** که بر آر از قعر بحر فتنه گرد 
  • Musa’da senin kullarından bir kul değil miydi? Deniz dibinde tozdan perdeler salmadı mı?
  • نی یکی از بندگانت موسی است  ** پرده‌ها در بحر او از گرد بست 
  • Su her taraftan çekildi ve deniz dibinden bir toz koptu. 955
  • آب از هر سو عنان را واکشید  ** از تگ دریا غباری برجهید 
  • Tanrı erkeklerin aklını, sabrını alan kadın güzelliğini ona gösterince;
  • چونک خوبی زنان فا او نمود  ** که ز عقل و صبر مردان می‌فزود 
  • Parmacıklarını şıkırdatarak oynamaya başladı. Ver, ver şimdicik muradıma kavuştum dedi.
  • پس زد انگشتک به رقص اندر فتاد  ** که بده زوتر رسیدم در مراد 
  • Aklı fikri kararsız hale getiren o mahmur gözleri görünce,
  • چون بدید آن چشمهای پرخمار  ** که کند عقل و خرد را بی‌قرار 
  • Şu gönlü çöre otu gibi yakıp kavuran dilberlerin yüzlerini seyredince neşelendi.
  • وآن صفای عارض آن دلبران  ** که بسوزد چون سپند این دل بر آن