- Mustafa sabahleyin gelip kapıyı açtı. Sabah o yolunu sapıtmış kişiye yol gösterdi.
- مصطفی صبح آمد و در را گشاد ** صبح آن گمراه را او راه داد
- Mustafa , o belalara uğrayan utanmasın diye gizlendi.
- در گشاد و گشت پنهان مصطفی ** تا نگردد شرمسار آن مبتلا
- Kapıyı açanı görmesinde serbestçe dışarı çıksın diyordu.
- تا برون آید رود گستاخ او ** تا نبیند درگشا را پشت و رو
- Ya bir şeyin ardında gizlendi, yahut da Allah eteği Mustafa’yı ondan gizledi. 100
- یا نهان شد در پس چیزی و یا ** از ویش پوشید دامان خدا
- Allah boyası, bazen örter, neliksiz niteliksiz Allah perdesini, bakanın önüne örüverir.
- صبغة الله گاه پوشیده کند ** پردهی بیچون بر آن ناظر تند
- Bu suretle düşmanını kendi yanındayken bile göstermez. Allah kudreti, bundan da artık, bundan da üstün.
- تا نبیند خصم را پهلوی خویش ** قدرت یزدان از آن بیشست بیش
- Mustafa onun geceki halini görüyordu. Fakat Allah fermanı,
- مصطفی میدید احوال شبش ** لیک مانع بود فرمان ربش
- Ona hatasını bildirmeden bir yol açmasına, o kötülükle bir kuyuya düşmesine mani olmaktaydı.
- تا که پیش از خبط بگشاید رهی ** تا نیفتد زان فضیحت در چهی
- Allah hikmeti ve gökten inen emir, onun kendisini o halde görmesini istemekteydi. 105
- لیک حکمت بود و امر آسمان ** تا ببیند خویشتن را او چنان
- Nice düşmanlıklar vardır ki dostluğa çıkar. Nice yıkılmalar vardır ki yapılmaya döner.
- بس عداوتها که آن یاری بود ** بس خرابیها که معماری بود