- Fakat onun sevgisi senin canındadır da onun için dostun öğüdü bir kulağından girer, bir kulağından çıkar.
- مهر آن در جان تست و پند دوست ** میزند بر گوش تو بیرون پوست
- Fakat bil ki senin öğüdün de bize tesir etmez, bizim öğüdümüz de sana!
- پند ما در تو نگیرد ای فلان ** پند تو در ما نگیرد هم بدان
- Meğer ki göklerin anahtarları elinde olan sevgiliden sana hususi bir anahtar ihsan edile.
- جز مگر مفتاح خاص آید ز دوست ** که مقالید السموات آن اوست
- Bu söz, yıldıza benzer, aya benzer. Fakat Allah buyruğu olmaksızın tesir etmez.
- این سخن همچون ستارهست و قمر ** لیک بیفرمان حق ندهد اثر
- Bu cihetsiz yıldız, yalnız vahiy arayan kulaklara tesir eder. 105
- این ستارهی بیجهت تاثیر او ** میزند بر گوشهای وحیجو
- Cihetten cihetsizlik âlemine gelin de sizi kurdu paralamasın der.
- کی بیایید از جهت تا بیجهات ** تا ندراند شما را گرگ مات
- Onun yıldızlar saçan pırıltısı karşısında şu dünya güneşi, bir yarasaya benzer.
- آنچنان که لمعهی درپاش اوست ** شمس دنیا در صفت خفاش اوست
- Yedi mavi gök, onun kulluğundadır. Bir çavuşa benzeyen ay, onun derdiyle yanmada, erimededir.
- هفت چرخ ازرقی در رق اوست ** پیک ماه اندر تب و در دق اوست
- Zühre, bir şey soracak oldu mu ona el atar, Müşteri can nakdini eline alıp huzurunda durur.
- زهره چنگ مسله در وی زده ** مشتری با نقد جان پیش آمده
- Zühal, onun elini öpme havasındadır ama kendisini bu devlete lâyık görmez. 110
- در هوای دستبوس او زحل ** لیک خود را مینبیند از محل