English    Türkçe    فارسی   

6
1017-1026

  • Herhangi bir taştan su kaynar, akar. Bu su, taşın ne yanından gelir, ne ortasından.
  • Allah o taşı kendisine bir siper yapmıştır. O gök renkli suyu, o taştan akıtıp durmadadır.
  • Nitekim senin göz kaynağından da nur, hiç eksilmeden akıp durmadadır.
  • O nur, ne yağdan meydana gelir, ne deriden. Dost, yaratılışta, o gözü, nura bir vesile yapmıştır. 1020
  • Kulak boşluğunda da çekici bir yel vardır. Söyleyenin yalan olsun doğru olsun sözlerini duyar anlar.
  • O küçücük kemikteki yel nasıl bir yeldir ki söz söyleyenin harfini, sesini alıyor?
  • Kemikle yel ancak bir vesileden ibarettir. İki âlemde de Allah’dan başka kimse yoktur.
  • Perdesiz olarak duyan da odur söyleyen de. Çünkü “Kulaklar baştan sayılır.”
  • Kâfir dedi ki: Ey ikramcı adam, eğer acıyorsan para ver, al onu. G 1025
  • önlün yanıyorsa onu benden satın al. Müşkülün parasız hallolmaz.