English    Türkçe    فارسی   

6
1037-1046

  • Ben de ısrar etmezdim , bu verdiğin paranın onda biriyle almış olurdun.
  • من ز استیزه نمی‌جوشیدمی  ** خود به عشر اینش بفروشیدمی 
  • Bence o yarım akça bile etmez. Fakat pahasını bağıra çağıra sen arttırdın.
  • کو به نزد من نیرزد نیم دانگ  ** تو گران کردی بهایش را به بانگ 
  • Sıddıyk, a ahmak diye cevap verdi, çocuk gibi bir cevize karşılık bir inci verdin.
  • پس جوابش داد صدیق ای غبی  ** گوهری دادی به جوزی چون صبی 
  • Bence o iki cihana değer. Ben cana bakıyorum sen renge bakıyorsun. 1040
  • کو به نزد من همی‌ارزد دو کون  ** من به جانش ناظرستم تو بلون 
  • O kızıl altın, fakat şu ahmaklar yurdunda oturanların hasedi yüzünden kara görünmede.
  • زر سرخست او سیه‌تاب آمده  ** از برای رشک این احمق‌کده 
  • Cisimlerin şu yedi rengini gören baş gözü, bu perde ardından o ruhu göremez.
  • دیده‌ی این هفت رنگ جسمها  ** در نیابد زین نقاب آن روح را 
  • Eğer satışta biraz daha nekeslik etseydin bütün malımı mülkümü verirdim.
  • گر مکیسی کردیی در بیع بیش  ** دادمی من جمله ملک و مال خویش 
  • Daha ziyade üstüne düşseydin başkalarından bir etek dolusu altın borç alır, onu da verirdim.
  • ور مکاس افزودیی من ز اهتمام  ** دامنی زر کردمی از غیر وام 
  • Fakat bedava buldun da ucuz verdin. Hokkayı açıp da içindeki inciyi görmedin. 1045
  • سهل دادی زانک ارزان یافتی  ** در ندیدی حقه را نشکافتی 
  • Cahilliğinden üstü kapalın okkayı verdin, yakında görürsün sen ne zarara girdin!
  • حقه سربسته جهل تو بداد  ** زود بینی که چه غبنت اوفتاد