- Ey kavim, müjdeler olsun, ferahlık vakti geldi, zahmet devri geçti, ferahlanın ey kavim!
- ابشروا یا قوم اذ جاء الفرج ** افرحوا یا قوم قد زال الحرج
- Ey Bilâl, bizi ferahlandır demek için bir güneş, hilâlin evine gitti.
- آفتابی رفت در کازهی هلال ** در تقاضا که ارحنا یا بلال
- Ey Bilâl, düşman korkusu ile dudak altından söylediğin sözü minarelere çık da kâfirlerin körlüğüne rağmen bağır!
- زیر لب میگفتی از بیم عدو ** کوری او بر مناره رو بگو
- Müjdeci, her dertlinin kulağına, kalk ey talihsiz, devlet yolunu tut diye bağırmada. 1100
- میدمد در گوش هر غمگین بشیر ** خیز ای مدبر ره اقبال گیر
- Ey bu hapiste, şu kokmuş yerde, bitler içinde kalan, kendine gel... kimse duymasın, kurtuldun ,sus!
- ای درین حبس و درین گند و شپش ** هین که تا کس نشنود رستی خمش
- Dostum, her kılın dibinden bir davul sesi gelmede... Neden şimdi susuyorsun?
- چون کنی خامش کنون ای یار من ** کز بن هر مو بر آمد طبلزن
- Hasetçi düşman öyle bir sağır oldu ki bu kadar davul sesine karşı hani, ses nerede ki diyor.
- آنچنان کر شد عدو رشکخو ** گوید این چندین دهل را بانگ کو
- Bak, ne taze diye yüzüne reyhan vuruyorlar da körlüğünden bu eziyet de nedir ki demekte.
- میزند بر روش ریحان که طریست ** او ز کوری گوید این آسیب چیست
- Huri, elini sıkar; kör neden beni incitiyor diye hayretlere düşer, elini çeker. 1105
- میشکنجد حور دستش میکشد ** کور حیران کز چه دردم میکند
- Bedenimi, elimi ne diye çekiştirip duruyorlar... Ben uyuyorum, bırakın da güzelce dalayım, bir rüya göreyim der.
- این کشاکش چیست بر دست و تنم ** خفتهام بگذار تا خوابی کنم