English    Türkçe    فارسی   

6
11-20

  • Fakat söylemeden vazgeçti mi? Hiç sükût mağarasına çekilmeye kalkıştı mı?
  • هیچ از گفتن عنان واپس کشید  ** هیچ اندر غار خاموشی خزید 
  • Köpeklerin havlaması ile kervan, hiç yolundan kalır mı?
  • گفت از بانگ و علالای سگان  ** هیچ واگردد ز راهی کاروان 
  • Ay ışığı olan gecede dolunay, köpeklerin havlaması ile yürüyüşünü ağırlaştırır mı, dedi.
  • یا شب مهتاب از غوغای سگ  ** سست گردد بدر را در سیر تگ 
  • Ay, ışığını saçar, köpek de havlar durur. Herkes, yaradılışına göre bir hizmette bulunur.
  • مه فشاند نور و سگ عو عو کند  ** هر کسی بر خلقت خود می‌تند 
  • Takdir herkese bir hizmet vermiş, herkesi bir işe lâyık görüp iptilâya salmıştır. 15
  • هر کسی را خدمتی داده قضا  ** در خور آن گوهرش در ابتلا 
  • Ay der ki: Köpek, o pis sesini bırakmıyorsa ben ayım, gidişimi nasıl bırakırım ki?
  • چونک نگذارد سگ آن نعره‌ی سقم  ** من مهم سیران خود را چون هلم 
  • Sirke, sirkeliğini artırdıkça şekerin artması gerek.
  • چونک سرکه سرکگی افزون کند  ** پس شکر را واجب افزونی بود 
  • Kahır, sirkedir, lütuf da bala benzer. Sirkengübinin temeli, bu ikisidir.
  • قهر سرکه لطف هم‌چون انگبین  ** کین دو باشد رکن هر اسکنجبین 
  • Bal, sirkeden az oldu mu sirkengübin, iyi olmaz.
  • انگبین گر پای کم آرد ز خل  ** آیند آن اسکنجبین اندر خلل 
  • Nuh’un kavmi de, ona sirke döküp duruyorlardı, fakat Allah’nın lütuf ve ihsan denizi ona daha fazla şeker dökmekteydi. 20
  • قوم بر وی سرکه‌ها می‌ریختند  ** نوح را دریا فزون می‌ریخت قند