- Sürüne sürüne ahırın bucağından gelip o erin ayağına yüzünü, gözünü sürdü.
- پس ز کنج آخر آمد غژغژان ** روی بر پایش نهاد آن پهلوان
- Peygamber, yüzünü yüzüne sürdü. Başını, yüzünü, gözünü öptü.
- پس پیمبر روی بر رویش نهاد ** بر سر و بر چشم و رویش بوسه داد
- Rabbim dedi, sen ne gizli mücevhersin. Ey arş garibi, nasılsın, iyi misin?
- گفت یا ربا چه پنهان گوهری ** ای غریب عرش چونی خوشتری
- Hilâl dedi ki: Uykusu dağılmış bir âşıkın ağzına gün doğarsa ne hale gelir?
- گفت چون باشد خود آن شوریده خواب ** که در آید در دهانش آفتاب
- Toprak çiğneyen bir susuzu su, güzel bir halde başı üstünde taşırsa nasıl olur? 1185
- چون بود آن تشنهای کو گل چرد ** آب بر سر بنهدش خوش میبرد
- Mustafa aleyhisselâm,İsa aleyhisselâm’ın su üstünde yürüdüğünü duyunca “Yakıyni artsaydı hava üstünde yürürdü” buyurmuştur.
- در بیان آنک مصطفی علیهالسلام شنید کی عیسی علیهالسلام بر روی آب رفت فرمود لو ازداد یقینه لمشی علی الهواء
- İsa gibi hani. Irmak onu baş üstünde tutardı; Abıhayat içinde gark olmadan emindi.
- همچو عیسی بر سرش گیرد فرات ** که ایمنی از غرقه در آب حیات
- Ahmed dedi ki: Eğer yakıyni fazla olsaydı hava ona binek olurdu.
- گوید احمد گر یقینش افزون بدی ** خود هوایش مرکب و مامون بدی
- Benim gibi... Ben de havaya bindim, miraç gecesi hava üstünde yürüdüm.
- همچو من که بر هوا راکب شدم ** در شب معراج مستصحب شدم
- Hilâl dedi ki: Kör ve pis bir köpek, uykudan sıçrayıp kalkar da kendisini aslan olmuş görünce ne hale gelir?
- گفت چون باشد سگی کوری پلید ** جست او از خواب خود را شیر دید
- Fakat okla vurulan aslan gibi bir aslan değil, korkusundan kılıçların temrenlerin kırıldığı bir aslan! 1190
- نه چنان شیری که کس تیرش زند ** بل ز بیمش تیغ و پیکان بشکند