- Öyle olduğu halde şu altmış yaşındaki köpeklere bak ki her an köpek dişleri biraz daha keskinleşmede.   1230
- این سگان شصت ساله را نگر  ** هر دمی دندان سگشان تیزتر 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - İhtiyar köpeğin, derisinden tüyler dökülür; fakat şu ipekler giymiş kart köpeklere bak bir kere de!
- پیر سگ را ریخت پشم از پوستین  ** این سگان پیر اطلسپوش بین 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Bu köpeklerin aşkı da alt yanlarıyla paraya, hırsları da. Kocaldıkça da bu aşkları artıyor, hele bak şu köpek soylarına!
- عشقشان و حرصشان در فرج و زر  ** دم به دم چون نسل سگ بین بیشتر 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Böyle ömür cehennem sermayesi. Gazap kasaplarına salhane.
- این چنین عمری که مایهی دوزخ است  ** مر قصابان غضب را مسلخ است 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Ömrün uzun olsun dediler mi hoşlanır, güler de ağzı açık kalır.
- چون بگویندش که عمر تو دراز  ** میشود دلخوش دهانش از خنده باز 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
	         
		 
		 
		    
		    - Böyle bir bedduayı dua sanır. Gözünü açmaz, kafasını bir türlü kaldırmaz.    1235
- این چنین نفرین دعا پندارد او  ** چشم نگشاید سری بر نارد او 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Kıl ucu kadar ahret ahvalini görseydi, böyle diyene “Senin ömrün uzun olsun” derdi.
- گر بدیدی یک سر موی از معاد  ** اوش گفتی این چنین عمر تو باد 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
	      
	       
	      
	       
	      
	       
	      
		  
		  
	      
		  
		  - Bir yoksulun Geylân’lı birisine “Allah seni selâmetle evine barkına kavuştursun” diye dua etmesi
- داستان آن درویش کی آن گیلانی را دعا کرد کی خدا ترا به سلامت به خان و مان باز رساناد 
 
	      
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Ekmeğe tapan, bir erkek bir yoksul, bir zembilli dilenci, bir gün Geylân’lı zengin birisinden
- گفت یک روزی به خواجهی گیلیی  ** نان پرستی نر گدا زنبیلیی 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Ekmek alınca dedi ki: Yarabbi sen bu kulunu hoşlukla, selâmetle evine barkına kavuştur.
- چون ستد زو نان بگفت ای مستعان  ** خوش به خان و مان خود بازش رسان 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Geylân’lı kızıp a çirkin herif dedi, eğer ev bark, benim gördüğüm ev barksa oraya Allah, seni kavuştursun!
- گفت خان ار آنست که من دیدهام  ** حق ترا آنجا رساند ای دژم