- Mademki meclisteki dinleyenler aşağılık kişiler, aşağılık söz söylemeden başka çare yok.
- چونک مجلس بی چنین پیغاره نیست ** از حدیث پست نازل چاره نیست
- Bu sözü rehine koy da yine o kocakarının hikâyesine başla.
- واستان هین این سخن را از گرو ** سوی افسانهی عجوزه باز رو
- Bir insan kocaldı da bu yolda er olmadı mı adını kocakarı takıver!
- چون مسن گشت و درین ره نیست مرد ** تو بنه نامش عجوز سالخورد
- Ne sermayesi var, ne değeri, ne de bir sermaye kabul edecek kabiliyeti. 1245
- نه مرورا راس مال و پایهای ** نه پذیرای قبول مایهای
- Ne hoş ve güzel bir şey verir, ne alır. Ne manâsı var ne anlama liyakati.
- نه دهنده نی پذیرندهی خوشی ** نه درو معنی و نه معنیکشی
- Ne dili var ne kulağı, ne aklı var; ne gözü. Ne kendinde, ne kendinden geçmiş, ne de düşünceye sahip.
- نه زبان نه گوش نه عقل و بصر ** نه هش و نه بیهشی و نه فکر
- Ne niyazı var, ne nazlanacak güzelliği. Soğan gibi kat kat ve her katıda kokmuş!
- نه نیاز و نه جمالی بهر ناز ** تو بتویش گنده مانند پیاز
- Ne bir yol varmış, ne yola gidecek ayağı kalmış. O kahpenin ne bir yanıklığı var, ne bir ah ve feryadı.
- نه رهی ببریده او نه پای راه ** نه تبش آن قحبه را نه سوز و آه
- Bir yoksul,evin birinden ne istediyse “yok” cevabını aldı.
- قصهی درویشی کی از آن خانه هرچه میخواست میگفت نیست
- Evin birine bir yoksul geldi. Kuru ekmek, yahut taze nane istedi. 1250
- سایلی آمد به سوی خانهای ** خشک نانه خواست یا تر نانهای
- Ev sahibi, burada ekmek ne arar? Burası ekmekçi dükkânı mı, aptal mısın sen dedi.
- گفت صاحبخانه نان اینجا کجاست ** خیرهای کی این دکان نانباست