English    Türkçe    فارسی   

6
1243-1252

  • Bu sözü rehine koy da yine o kocakarının hikâyesine başla.
  • Bir insan kocaldı da bu yolda er olmadı mı adını kocakarı takıver!
  • Ne sermayesi var, ne değeri, ne de bir sermaye kabul edecek kabiliyeti. 1245
  • Ne hoş ve güzel bir şey verir, ne alır. Ne manâsı var ne anlama liyakati.
  • Ne dili var ne kulağı, ne aklı var; ne gözü. Ne kendinde, ne kendinden geçmiş, ne de düşünceye sahip.
  • Ne niyazı var, ne nazlanacak güzelliği. Soğan gibi kat kat ve her katıda kokmuş!
  • Ne bir yol varmış, ne yola gidecek ayağı kalmış. O kahpenin ne bir yanıklığı var, ne bir ah ve feryadı.
  • Bir yoksul,evin birinden ne istediyse “yok” cevabını aldı.
  • Evin birine bir yoksul geldi. Kuru ekmek, yahut taze nane istedi. 1250
  • Ev sahibi, burada ekmek ne arar? Burası ekmekçi dükkânı mı, aptal mısın sen dedi.
  • Dilenci bâri biraz yağ ver deyince dedi ki: Burası kasap dükkânı değil ki.