- Ev sahibi, burada ekmek ne arar? Burası ekmekçi dükkânı mı, aptal mısın sen dedi.
- گفت صاحبخانه نان اینجا کجاست ** خیرهای کی این دکان نانباست
- Dilenci bâri biraz yağ ver deyince dedi ki: Burası kasap dükkânı değil ki.
- گفت باری اندکی پیهم بیاب ** گفت آخر نیست دکان قصاب
- A ev sahibi, birazcık un ver bari deyince de, yine ev sahibi, burasını değirmen mi sandın dedi.
- گفت پارهی آرد ده ای کدخدا ** گفت پنداری که هست این آسیا
- Dilenci her şeyden vazgeçtik, bir çanak su olsun ver dedi. Ev sahibi cevap verdi: Burası ırmak, yahut çeşme değil.
- گفت باری آب ده از مکرعه ** گفت آخر نیست جو یا مشرعه
- Hâsılı ekmekten kepeğe kadar ne istediyse ev sahibi kendisiyle alay etti, acıklandı, yok dedi. 1255
- هر چه او درخواست از نان یا سبوس ** چربکی میگفت و میکردش فسوس
- Yoksul içeri girip eteklerini kaldırdı evin içinde aptes bozmaya niyetlendi.
- آن گدا در رفت و دامن بر کشید ** اندر آن خانه بحسبت خواست رید
- Ev sahibi; hey çirkin herif ne yapıyorsun, deyince dedi ki: Böyle yıkık yere bâri aptes bozayım da ferahlayayım.
- گفت هی هی گفت تن زن ای دژم ** تا درین ویرانه خود فارغ کنم
- Burada yaşamanın madem ki imkânı yok, böyle eve ancak aptes bozulur.
- چون درینجا نیست وجه زیستن ** بر چنین خانه بباید ریستن
- Padişah kolunda beslenmedin, avlanmayı bellemedin; zaten doğan değilsin ki av tutasın.
- چون نهای بازی که گیری تو شکار ** دست آموز شکار شهریار
- Tavus kuşu da değilsin ki yüzlerce nakışlarla bezenesin de gözleri neşelendiresin. 1260
- نیستی طاوس با صد نقش بند ** که به نقشت چشمها روشن کنند