- Dilenci her şeyden vazgeçtik, bir çanak su olsun ver dedi. Ev sahibi cevap verdi: Burası ırmak, yahut çeşme değil.
- گفت باری آب ده از مکرعه ** گفت آخر نیست جو یا مشرعه
- Hâsılı ekmekten kepeğe kadar ne istediyse ev sahibi kendisiyle alay etti, acıklandı, yok dedi. 1255
- هر چه او درخواست از نان یا سبوس ** چربکی میگفت و میکردش فسوس
- Yoksul içeri girip eteklerini kaldırdı evin içinde aptes bozmaya niyetlendi.
- آن گدا در رفت و دامن بر کشید ** اندر آن خانه بحسبت خواست رید
- Ev sahibi; hey çirkin herif ne yapıyorsun, deyince dedi ki: Böyle yıkık yere bâri aptes bozayım da ferahlayayım.
- گفت هی هی گفت تن زن ای دژم ** تا درین ویرانه خود فارغ کنم
- Burada yaşamanın madem ki imkânı yok, böyle eve ancak aptes bozulur.
- چون درینجا نیست وجه زیستن ** بر چنین خانه بباید ریستن
- Padişah kolunda beslenmedin, avlanmayı bellemedin; zaten doğan değilsin ki av tutasın.
- چون نهای بازی که گیری تو شکار ** دست آموز شکار شهریار
- Tavus kuşu da değilsin ki yüzlerce nakışlarla bezenesin de gözleri neşelendiresin. 1260
- نیستی طاوس با صد نقش بند ** که به نقشت چشمها روشن کنند
- Dudu değilsin ki sana şeker versinler, tatlı sözlerini dinlesinler.
- هم نهای طوطی که چون قندت دهند ** گوش سوی گفت شیرینت نهند
- Bülbül değilsin, âşıkçasına ağlayıp inleyesin, çayırlıkta, çimenlikte yahut lâle bahçelerinde güzel güzel çileyesin.
- هم نهای بلبل که عاشقوار زار ** خوش بنالی در چمن یا لالهزار
- Hüthüt değilsin ki çavuşluk edesin. Leylek değilsin ki yücelerde yurt tutasın.
- هم نهای هدهد که پیکیها کنی ** نه چو لکلک که وطن بالا کنی