English    Türkçe    فارسی   

6
1272-1281

  • Bu suretle yüzünün buruşuklarını örtmek, güzeller halkasına yüzük taşı olmak istiyordu.
  • تا که سفره‌ی روی او پنهان شود  ** تا نگین حلقه‌ی خوبان شود 
  • O tezhipli yerleri yapıştırdıkça yapıştırıyor, fakat çarşafını giydi mi hepsi yere düşüyordu.
  • عشرها بر روی هر جا می‌نهاد  ** چونک بر می‌بست چادر می‌فتاد 
  • Yine onları alıp tükürüklüyor, yüzüne yapıştırıyor,
  • باز او آن عشرها را با خدو  ** می‌بچفسانید بر اطراف رو 
  • Fakat yine çarşafına büründü mü hepsi, yere dökülüyordu. 1275
  • باز چادر راست کردی آن تکین  ** عشرها افتادی از رو بر زمین 
  • Bir hayli çalıştı, çabaladı. Nihayet şeytana yüzlerce lânet dedi.
  • چون بسی می‌کرد فن و آن می‌فتاد  ** گفت صد لعنت بر آن ابلیس باد 
  • Bu sözü der demez İblis göründü de dedi ki: A kademsiz kadit olmuş, kurumuş, kokmuş kahpe!
  • شد مصور آن زمان ابلیس زود  ** گفت ای قحبه‌ی قدید بی‌ورود 
  • Ben bütün ömrümde bunu düşünmediğim gibi senden başka da bu işi yapan kahpe görmedim.
  • من همه عمر این نیندیشیده‌ام  ** نه ز جز تو قحبه‌ای این دیده‌ام 
  • Kötülükte acayip bir tohum ektin, âlemde musaf bırakmadın.
  • تخم نادر در فضیحت کاشتی  ** در جهان تو مصحفی نگذاشتی 
  • Sen şeytan ordusunda yüz tane şeytan ordususun. A pis kocakarı, bırak beni! 1280
  • صد بلیسی تو خمیس اندر خمیس  ** ترک من گوی ای عجوزه‌ی دردبیس 
  • Yüzün elma gibi kızarsın diye kitap bilgisinden nice aşirler çaldın.
  • چند دزدی عشر از علم کتاب  ** تا شود رویت ملون هم‌چو سیب