- Yüzün elma gibi kızarsın diye kitap bilgisinden nice aşirler çaldın.
- چند دزدی عشر از علم کتاب ** تا شود رویت ملون همچو سیب
- Satmak ve onlarla kendine şeref ve mevki satın almak için Allah erlerinin nice sözlerini aşırdın.
- چند دزدی حرف مردان خدا ** تا فروشی و ستانی مرحبا
- Fakat eğreti renk senin yüzünü kızartmadı. Hurma ağacına bağlanan dal, hurma vazifesini görmedi.
- رنگ بر بسته ترا گلگون نکرد ** شاخ بر بسته فن عرجون نکرد
- Sonunda ölüm çarşafı gelip seni bürüdü mü bütün bu ziynetler, yanağından düştü.
- عاقبت چون چادر مرگت رسد ** از رخت این عشرها اندر فتد
- O göç zamanının “Hadi... kalk, kalk” sesi geldi mi bütün dedikodular yok olur gider. 1285
- چونک آید خیزخیزان رحیل ** گم شود زان پس فنون قال و قیل
- Sükût âlemi gelir çatar. Bari sen, o gelmeden sus. Vay o kişiye ki ölümle ünsiyeti yoktur!
- عالم خاموشی آید پیش بیست ** وای آنک در درون انسیش نیست
- Gönlünü bir iki günceğiz cilâla da o aynayı kendine defter edin.
- صیقلی کن یک دو روزی سینه را ** دفتر خود ساز آن آیینه را
- Sahip kıran Yusuf’un sayesinde Züleyha yeni baştan gençleşti.
- که ز سایهی یوسف صاحبقران ** شد زلیخای عجوز از سر جوان
- Kocakarı soğuğunun o soğukluğu, temmuz güneşiyle değişiverir.
- میشود مبدل به خورشید تموز ** آن مزاح بارد برد العجوز
- Meryem’in sızıldanışıyla kurumuş hurma dalı yeşerir, hurma verir. 1290
- میشود مبدل بسوز مریمی ** شاخ لب خشکی به نخلی خرمی