- Ey Allah yardımını dileyen Âdem ve Havva, ilâç için bunu yiyin, “Ebedi olarak yaşarsınız” demişti ya!
- که خورید این دانه او دو مستعین  ** بهر دارو تا تکونا خالدین 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Şeytan, Âdem’in ayağını titretti, sürçtürdü, onun kafasına vurdu. Fakat o sille döndü, şeytanın kafasına geldi, ona ceza oldu.
- اوش لغزانید و او را زد قفا  ** آن قفا وا گشت و گشت این را جزا 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Şeytan, Âdem’i adam akıllı sürçtürdü ama Âdem’in arkası Allah idi, elini tutan Haktı.
- اوش لغزانید سخت اندر زلق  ** لیک پشت و دستگیرش بود حق 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
	         
		 
		 
		    
		    - Âdem bir dağdı, yılanla dolsa ne çıkar? Tiryak madeniydi, ona hiçbir zarar gelmedi.   1345
- کوه بود آدم اگر پر مار شد  ** کان تریاقست و بیاضرار شد 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Sende tiryakten bir zerre bile yok, kurtulacağını nasıl umuyor, nasıl aldanıyorsun?
- تو که تریاقی نداری ذرهای  ** از خلاص خود چرایی غرهای 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Nerede sen de Halil’cesine Allahya dayanma, nerede sende Kelîm’deki keramet?
- آن توکل کو خلیلانه ترا  ** وآن کرامت چون کلیمت از کجا 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Nerede o Allahya dayanma ki kılıcın İsmail’i kesmesin, nerede o keramet ki Nil’in dibini ana cadde yapasın?
- تا نبرد تیغت اسمعیل را  ** تا کنی شهراه قعر نیل را 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Kutlu bir adam, minareden düşse elbisesine rüzgâr dolar, onu yere yavaş indirir, kurtulur.
- گر سعیدی از مناره اوفتید  ** بادش اندر جامه افتاد و رهید 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
	         
		 
		 
		    
		    - Ey güzel adam, o bahta inanmıyorsan neden kendini yele veriyorsun ya?   1350
- چون یقینت نیست آن بخت ای حسن  ** تو چرا بر باد دادی خویشتن 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Bu minareden Âd gibi yüz binlercesi tepesi üstüne düştü, başlarını da yele verdiler, canlarını da.
- زین مناره صد هزاران همچو عاد  ** در فتادند و سر و سر باد داد