- İp üstünde oynamayı bilmiyorsan ayaklarına şükret, yeryüzünde yürü.
- تو رسنبازی نمیدانی یقین ** شکر پاها گوی و میرو بر زمین
- Kendine kâğıttan kanat yapıp dağdan uçmaya kalkışma. Bu sevdada niceler başından oldu.
- پر مساز از کاغذ و از که مپر ** که در آن سودا بسی رفتست سر
- O sofi, kızgınlıktan ateşlendi, ateşe döndü ama işin sonuna göz attı. 1355
- گرچه آن صوفی پر آتش شد ز خشم ** لیک او بر عاقبت انداخت چشم
- Taneyi almayan ve tuzağı gören kişi, ilk saftan adım atar atmaz durur, ileri gitmez.
- اول صف بر کسی ماندم به کام ** کو نگیرد دانه بیند بند دام
- İşin sonunu gören gözlere ne mutlu. Onlar, bedenin bozulup çürüyüşünü görürler.
- حبذا دو چشم پایان بین راد ** که نگه دارند تن را از فساد
- Ahmed’in gözü de onu görmüş, cehennemi buradayken kıldan kıla seyretmişti.
- آن ز پایاندید احمد بود کو ** دید دوزخ را همینجا مو به مو
- Arşı, kürsüyü, cennetleri görmüş, gaflet perdelerini yırtmıştı.
- دید عرش و کرسی و جنات را ** تا درید او پردهی غفلات را
- Zarardan kurtulmak istiyorsan gözünü işin önünde kapa, sonuna bak. 1360
- گر همیخواهی سلامت از ضرر ** چشم ز اول بند و پایان را نگر
- Sona bak da yokları var gör, varları, duyguyla duyulan aşağılık bir şey bul.
- تا عدمها ار ببینی جمله هست ** هستها را بنگری محسوس پست
- Bâri şunu gör:Akıllı olan herkes gece gündüz yoku aramadadır.
- این ببین باری که هر کش عقل هست ** روز و شب در جست و جوی نیستست