English    Türkçe    فارسی   

6
1390-1399

  • Sen şu tahtın üstünde oturuyorsun. Vezirlerle asker, tahtının önünde ay ve yıldızlar gibi saf saf duruyorlar. 1390
  • تو برین تخت و وزیران و سپاه  ** پیش تختت صف زده چون نجم و ماه 
  • Çocuk, şundan ağlıyorum dedi; Anam memleketimizde.
  • گفت کودک گریه‌ام زانست زار  ** که مرا مادر در آن شهر و دیار 
  • Beni daimi seninle korkutur, seni aslan Mahmud’un elinde göreyim derdi.
  • از توم تهدید کردی هر زمان  ** بینمت در دست محمود ارسلان 
  • Babam, anama sıkılır, bu ne kızgınlık, bu ne kötü dilek.
  • پس پدر مر مادرم را در جواب  ** جنگ کردی کین چه خشمست و عذاب 
  • Bundan başka bir beddua bulamıyor musun da böyle kötü ve öldürücü bedduada bulunuyorsun.
  • می‌نیابی هیچ نفرینی دگر  ** زین چنین نفرین مهلک سهلتر 
  • Ne merhametsiz, ne taş yürekli anasın, onu âdeta yüzlerce kılıçla kesip öldürmedesin diye kızar, savaşırdı. 1395
  • سخت بی‌رحمی و بس سنگین‌دلی  ** که به صد شمشیر او را قاتلی 
  • Ben ikisinin sözüne şaşardım, gönlüme bir korkudur, bir derttir düşerdi.
  • من ز گفت هر دو حیران گشتمی  ** در دل افتادی مرا بیم و غمی 
  • Mahmud acaba ne cehennem adamki derdim, helâke, felâketlere örnek olmada.
  • تا چه دوزخ‌خوست محمود ای عجب  ** که مثل گشتست در ویل و کرب 
  • Senin korkundan titrer dururdum, keremlerinden, ağırlamalarından tamamıyla gafildim.
  • من همی‌لرزیدمی از بیم تو  ** غافل از اکرام و از تعظیم تو 
  • Neden anan şimdi gelsin de beni taht üstünde görsün ey cihan padişahı!
  • مادرم کو تا ببیند این زمان  ** مر مرا بر تخت ای شاه جهان