- Ay, ışığını saçar, köpek de havlar durur. Herkes, yaradılışına göre bir hizmette bulunur.
- مه فشاند نور و سگ عو عو کند ** هر کسی بر خلقت خود میتند
- Takdir herkese bir hizmet vermiş, herkesi bir işe lâyık görüp iptilâya salmıştır. 15
- هر کسی را خدمتی داده قضا ** در خور آن گوهرش در ابتلا
- Ay der ki: Köpek, o pis sesini bırakmıyorsa ben ayım, gidişimi nasıl bırakırım ki?
- چونک نگذارد سگ آن نعرهی سقم ** من مهم سیران خود را چون هلم
- Sirke, sirkeliğini artırdıkça şekerin artması gerek.
- چونک سرکه سرکگی افزون کند ** پس شکر را واجب افزونی بود
- Kahır, sirkedir, lütuf da bala benzer. Sirkengübinin temeli, bu ikisidir.
- قهر سرکه لطف همچون انگبین ** کین دو باشد رکن هر اسکنجبین
- Bal, sirkeden az oldu mu sirkengübin, iyi olmaz.
- انگبین گر پای کم آرد ز خل ** آیند آن اسکنجبین اندر خلل
- Nuh’un kavmi de, ona sirke döküp duruyorlardı, fakat Allah’nın lütuf ve ihsan denizi ona daha fazla şeker dökmekteydi. 20
- قوم بر وی سرکهها میریختند ** نوح را دریا فزون میریخت قند
- Onun şekerine cömertlik denizinden yardım edilmekte idi de o yüzden âlem halkının sirkesinden fazlaydı onun şekeri.
- قند او را بد مدد از بحر جود ** پس ز سرکهی اهل عالم میفزود
- Tek bir kişi ama bine bedel... Kimdir o? Allah velisi. Hattâ o yüce Allah kulu, yüzlerce zamanın tek eridir.
- واحد کالالف کی بود آن ولی ** بلک صد قرنست آن عبدالعلی
- Denize bir yol bulmuş olan küpün önünde ırmaklar bile diz çöker.
- خم که از دریا درو راهی شود ** پیش او جیحونها زانو زند