English    Türkçe    فارسی   

6
149-158

  • Madem ki canın sırrı, mahiyeti, insana hayrı, şerri haber vermede... Şu halde hakikatten kimin daha ziyade haberi varsa o, daha canlıdır.
  • Ruhun tesiri, bilgi ve anlayıştır. Kimde bu bilgi ve anlayış, daha fazlaysa o, daha ziyade Allahlıktır. 150
  • Fakat bu tabiat âleminin ötesinde öyle haberler, öyle bilgiler vardır ki bu canlar, o meydan da cansız bir hale gelirler.
  • Bunlardan haberdar olmayan can, Allah tapısına mazhar oldu... Canların canı ise Allah’ya mazhar oldu.
  • Melekler de tamamı ile akıldan, candan ibarettiler. Fakat yeni bir can geldi. Âdem yaratıldı mı onun karşısında beden haline geldiler.
  • Kutluluktan o canı gördüler, ten gibi o ruha hizmetçi kesildiler.
  • Şeytana gelince, canla başla ondan baş çekti, canla birleşmedi, çünkü ölü bir uzuvdu. 155
  • Canı olmadığı için Âdem’e feda olmadı... Kırık bir eldi, cana itaat etmedi.
  • Fakat o uzvu kırıldıysa cana bir noksan gelmedi ya. Canın elindedir bu, onu yine yaratabilir.
  • Başka bir sır daha var, fakat bunu duyacak kulak nerede? O şekeri yiyecek dudu kuşu hani?