- Karınca, bir tanecik buğdayı görüp harmanı anlasaydı hiç o bir tane buğdayın üstüne titrer miydi? 1500
- مور بر دانه چرا لرزان بدی ** گر از آن یک دانه خرمندان بدی
- Sen yine sözüne gel, sofi sabırsız. Yediği sillenin cezasını acele istemekte.
- بر سر حرف آ که صوفی بیدلست ** در مکافات جفا مستعجلست
- Ey zulümler eden, nasıl oluyor da gönlün hoş, yaptığını çekmeyeceksin mi sanıyorsun da gafil oluyorsun?
- ای تو کرده ظلمها چون خوشدلی ** از تقاضای مکافی غافلی
- Yoksa yaptıklarını unuttun mu ki gaflet, perdelerini indirdi?
- یا فراموشت شدست از کردههات ** که فرو آویخت غفلت پردههات
- Ardında düşmanların olmasaydı kâinat sana haset ederdi.
- گر نه خصمیهاستی اندر قفات ** جرم گردون رشک بردی بر صفات
- Fakat sende olan hukuk yüzünden hapistesin. Yaptığın isyanlar yüzünden azar azar özür dilemeye bak. 1505
- لیک محبوسی برای آن حقوق ** اندک اندک عذر میخواه از عقوق
- Bak da ceza veren seni birden tutmasın. Ey dost, suyunu durult.
- تا به یکبارت نگیرد محتسب ** آب خود روشن کن اکنون با محب
- Sofi kendisine sille vuran adamın yanına gidip dâvacı gibi eteğine yapıştı.
- رفت صوفی سوی آن سیلیزنش ** دست زد چون مدعی در دامنش
- Onu çeke çeke kadının yanına götürdü. Bu ters eşeği ya eşeğe bindir, halka göstererek ceza ver.
- اندر آوردش بر قاضی کشان ** کین خر ادبار را بر خر نشان
- Yahut da döverek cezalandır. Artık hangisini münasip görürsen onu yap.
- یا به زخم دره او را ده جزا ** آنچنان که رای تو بیند سزا