English    Türkçe    فارسی   

6
1503-1512

  • Yoksa yaptıklarını unuttun mu ki gaflet, perdelerini indirdi?
  • یا فراموشت شدست از کرده‌هات  ** که فرو آویخت غفلت پرده‌هات 
  • Ardında düşmanların olmasaydı kâinat sana haset ederdi.
  • گر نه خصمیهاستی اندر قفات  ** جرم گردون رشک بردی بر صفات 
  • Fakat sende olan hukuk yüzünden hapistesin. Yaptığın isyanlar yüzünden azar azar özür dilemeye bak. 1505
  • لیک محبوسی برای آن حقوق  ** اندک اندک عذر می‌خواه از عقوق 
  • Bak da ceza veren seni birden tutmasın. Ey dost, suyunu durult.
  • تا به یکبارت نگیرد محتسب  ** آب خود روشن کن اکنون با محب 
  • Sofi kendisine sille vuran adamın yanına gidip dâvacı gibi eteğine yapıştı.
  • رفت صوفی سوی آن سیلی‌زنش  ** دست زد چون مدعی در دامنش 
  • Onu çeke çeke kadının yanına götürdü. Bu ters eşeği ya eşeğe bindir, halka göstererek ceza ver.
  • اندر آوردش بر قاضی کشان  ** کین خر ادبار را بر خر نشان 
  • Yahut da döverek cezalandır. Artık hangisini münasip görürsen onu yap.
  • یا به زخم دره او را ده جزا  ** آنچنان که رای تو بیند سزا 
  • Senin verdiğin cezadan ölse bile ölür gider, soran bile olmaz. 1510
  • کانک از زجر تو میرد در دمار  ** بر تو تاوان نیست آن باشد جبار 
  • Kadının şer’an vurduğu sopayla birisi ölürse kadı, onu ödemez. Çünkü şeriat’in emri oyuncak değildir.
  • در حد و تعزیر قاضی هر که مرد  ** نیست بر قاضی ضمان کو نیست خرد 
  • O, Allah vekilidir, Allah adaletinin gölgesidir. Her hak sahibiyle cezaya müstahak olanın aynasıdır o.
  • نایب حقست و سایه‌ی عدل حق  ** آینه‌ی هر مستحق و مستحق