- Ağzını açtın mı artık söz, senin elinde değildir. Sâf sözün ardından bulanık söz de akar. 1600
- نیست در ضبطت چو بگشادی دهان ** از پی صافی شود تیره روان
- Fakat Allah vahyinin yolunda mâsum olanın sözleri, tamımı ile sâftır, onun için böyle dam ağzını açar, söze başlarsa caizdir.
- آنک معصوم ره وحی خداست ** چون همه صافست بگشاید رواست
- Çünkü peygamber, kendi heva ve hevesinden söz söylemez. Allah mâsumundan heva ve heves doğar mı hiç?
- زانک ما ینطق رسول بالهوی ** کی هوا زاید ز معصوم خدا
- Hal sahibi ol da söz söyle; bu suretle de benim gibi söze düşkün olma!
- خویشتن را ساز منطیقی ز حال ** تا نگردی همچو من سخرهی مقال
- Sofinin, kadıdan sorusu
- سال کردن آن صوفی قاضی را
- Sofi dedi ki: Mademki altın, bir madendendir. Neden bunda fayda var, onda zarar?
- گفت صوفی چون ز یک کانست زر ** این چرا نفعست و آن دیگر ضرر
- Hepsi bir elden geldiği halde neden bunun aklı başında, öbürü sarhoş? 1605
- چونک جمله از یکی دست آمدست ** این چرا هوشیار و آن مست آمدست
- Bu ırmaklar, hep bir denizden akıyor da neden bu tatlı, öbürü ağza zehir gibi gelmede.
- چون ز یک دریاست این جوها روان ** این چرا نوش است و آن زهر دهان
- Bütün nurlar, ebedîlik güneşindedir de doğru sabahla, yalancı aydınlık nasıl meydana geliyor?
- چون همه انوار از شمس بقاست ** صبح صادق صبح کاذب از چه خاست
- Bakanın gözüne çekilen sürme, aynı sürme. Doğru görüşle şaşı görüş nereden çıkıyor?
- چون ز یک سرمهست ناظر را کحل ** از چه آمد راستبینی و حول
- Para basılan yerin sahibi Allah iken nasıl oluyor da paraların bir kısmı iyi basılıyor, bir kısmı fena?
- چونک دار الضرب را سلطان خداست ** نقد را چون ضرب خوب و نارواست