- Şeker, eşeği neşelendirseydi önüne kantarla şeker dökülürdü.
- قند خر را گر طرب انگیختی ** پیش خر قنطار شکر ریختی
- “Onların ağızlarını mühürledik” âyetinin mânasını bil. Yolcuya bu, mühim bir şeydir.
- معنی نختم علی افواههم ** این شناس اینست رهرو را مهم
- Bunu bil de belki peygamberlerin sonuncusunun yolu hürmetine ağızdan o kuvvetli mühür kaldırılır.
- تا ز راه خاتم پیغامبران ** بوک بر خیزد ز لب ختم گران
- Peygamberlerden kalan mühürleri, Ahmed’in dini hürmetine kaldırdılar. 165
- ختمهایی که انبیا بگذاشتند ** آن بدین احمدی برداشتند
- Açılmamış kilitleri vardı; onlar, “İnna fettehna” eliyle açıldı.
- قفلهای ناگشاده مانده بود ** از کف انا فتحنا برگشود
- O, bu dünyada da şefaatçidir, o dünyada da, bu dünyada insanı dine götürür, o dünyada cennetlere.
- او شفیع است این جهان و آن جهان ** این جهان زی دین و آنجا زی جنان
- Bu dünyada “Sen onlara yol göster” der; o dünyada “Sen onlara ay gibi yüzünü göster” der.
- این جهان گوید که تو رهشان نما ** وآن جهان گوید که تو مهشان نما
- Onun gizli, aşikâr işi, daima “Yarabbi, sen kavmime doğru yolu göster, onlar bilmiyorlar” demektir.
- پیشهاش اندر ظهور و در کمون ** اهد قومی انهم لا یعلمون
- Onun nefesiyle iki kapı da açıktır. Duası, iki âlemde de müstecap olur. 170
- باز گشته از دم او هر دو باب ** در دو عالم دعوت او مستجاب
- Ona benzer ne gelmiştir, ne de gelecek. Bu yüzden son peygamber olmuştur.
- بهر این خاتم شدست او که به جود ** مثل او نه بود و نه خواهند بود