- Allah, her şeyi görür ama huyu, örtmektir. Fakat haddini aştın mı açan da odur ha! 1695
- حق همیدید آن ولی ستارخوست ** لیک چون از حد بری غماز اوست
- Türk, onun masallarının lezzetinden giriştiği bahsi tamamen unuttu.
- ترک را از لذت افسانهاش ** رفت از دل دعوی پیشانهاش
- Atlas neymiş, bahis neymiş, rehin ne? Türk, o terzi beyinin lâtifesine kapıldı gitti, âdeta sarhoş oldu, kendinden geçti.
- اطلس چه دعوی چه رهن چه ** ترک سرمستست در لاغ اچی
- Allah için olsun, lâtifelerin canıma gıda oldu, gülünecek bir şey daha söyle diye yalvardı.
- لابه کردش ترک کز بهر خدا ** لاغ میگو که مرا شد مغتذا
- O hain gülünecek bir şey daha söyledi. Türk kahkahasından sırt üstü yere yıkıldı.
- گفت لاغی خندمینی آن دغا ** که فتاد از قهقهه او بر قفا
- Gafil Türk, gülüp dururken terzi kumaştan bir parça daha çalıp gömleğinin yakasından koynuna soktu. 1700
- پارهای اطلس سبک بر نیفه زد ** ترک غافل خوش مضاحک میمزد
- Hıta’lı Türk, üçüncü defa, Allah aşkına gülünç bir şey daha söyle dedi.
- همچنین بار سوم ترک خطا ** گفت لاغی گوی از بهر خدا
- Terzi, ikinci lâtifesinden daha gülünç bir şey söyledi, Türkü tamamı ile avladı.
- گفت لاغی خندمینتر زان دو بار ** کرد او این ترک را کلی شکار
- Gözü kapanmış, aklı gitmiş şaşırmış kalmış, bahse giriştiği halde kahkahayla sarhoş olmuştu.
- چشم بسته عقل جسته مولهه ** مست ترک مدعی از قهقهه
- Bu sırada Türkün gülmesinden meydanı boş bulup kumaştan bir parça daha çaldı.
- پس سوم بار از قبا دزدید شاخ ** که ز خندهش یافت میدان فراخ