English    Türkçe    فارسی   

6
1698-1707

  • Allah için olsun, lâtifelerin canıma gıda oldu, gülünecek bir şey daha söyle diye yalvardı.
  • لابه کردش ترک کز بهر خدا  ** لاغ می‌گو که مرا شد مغتذا 
  • O hain gülünecek bir şey daha söyledi. Türk kahkahasından sırt üstü yere yıkıldı.
  • گفت لاغی خندمینی آن دغا  ** که فتاد از قهقهه او بر قفا 
  • Gafil Türk, gülüp dururken terzi kumaştan bir parça daha çalıp gömleğinin yakasından koynuna soktu. 1700
  • پاره‌ای اطلس سبک بر نیفه زد  ** ترک غافل خوش مضاحک می‌مزد 
  • Hıta’lı Türk, üçüncü defa, Allah aşkına gülünç bir şey daha söyle dedi.
  • هم‌چنین بار سوم ترک خطا  ** گفت لاغی گوی از بهر خدا 
  • Terzi, ikinci lâtifesinden daha gülünç bir şey söyledi, Türkü tamamı ile avladı.
  • گفت لاغی خندمین‌تر زان دو بار  ** کرد او این ترک را کلی شکار 
  • Gözü kapanmış, aklı gitmiş şaşırmış kalmış, bahse giriştiği halde kahkahayla sarhoş olmuştu.
  • چشم بسته عقل جسته مولهه  ** مست ترک مدعی از قهقهه 
  • Bu sırada Türkün gülmesinden meydanı boş bulup kumaştan bir parça daha çaldı.
  • پس سوم بار از قبا دزدید شاخ  ** که ز خنده‌ش یافت میدان فراخ 
  • Hıta’lı Türk, ustadan dördüncü defa olarak yine gülünç bir şey isteyince, 1705
  • چون چهارم بار آن ترک خطا  ** لاغ از آن استا همی‌کرد اقتضا 
  • Herif rahme geldi, hilesini,düzenini başkalarına yapmaya niyetlenip,
  • رحم آمد بر وی آن استاد را  ** کرد در باقی فن و بیداد را 
  • Amma da gülünecek şeye harîs ha dedi, zararından, ziyanından haberi bile yok.
  • گفت مولع گشت این مفتون درین  ** بی‌خبر کین چه خسارست و غبین