- Hıta’lı Türk, üçüncü defa, Allah aşkına gülünç bir şey daha söyle dedi.
- همچنین بار سوم ترک خطا ** گفت لاغی گوی از بهر خدا
- Terzi, ikinci lâtifesinden daha gülünç bir şey söyledi, Türkü tamamı ile avladı.
- گفت لاغی خندمینتر زان دو بار ** کرد او این ترک را کلی شکار
- Gözü kapanmış, aklı gitmiş şaşırmış kalmış, bahse giriştiği halde kahkahayla sarhoş olmuştu.
- چشم بسته عقل جسته مولهه ** مست ترک مدعی از قهقهه
- Bu sırada Türkün gülmesinden meydanı boş bulup kumaştan bir parça daha çaldı.
- پس سوم بار از قبا دزدید شاخ ** که ز خندهش یافت میدان فراخ
- Hıta’lı Türk, ustadan dördüncü defa olarak yine gülünç bir şey isteyince, 1705
- چون چهارم بار آن ترک خطا ** لاغ از آن استا همیکرد اقتضا
- Herif rahme geldi, hilesini,düzenini başkalarına yapmaya niyetlenip,
- رحم آمد بر وی آن استاد را ** کرد در باقی فن و بیداد را
- Amma da gülünecek şeye harîs ha dedi, zararından, ziyanından haberi bile yok.
- گفت مولع گشت این مفتون درین ** بیخبر کین چه خسارست و غبین
- Türk, ustayı öperek; Allah aşkına bir hikâye daha söyle diye yalvarıyordu.
- بوسهافشان کرد بر استاد او ** که بمن بهر خدا افسانه گو
- Ey masal, hikâye olmuş, varlıktan geçmiş adam, masalı ne zamana kadar deneyeceksin?
- ای فسانه گشته و محو از وجود ** چند افسانه بخواهی آزمود
- Senden daha ziyade gülünecek masal yok. Yıkık kabrinin başına git de bir güzelce dur. 1710
- خندمینتر از تو هیچ افسانه نیست ** بر لب گور خراب خویش ایست