English    Türkçe    فارسی   

6
1727-1736

  • Birisi yola düşmüş, dükkâna gidiyordu. Gördü ki kadınlar yolu kapamış.
  • آن یکی می‌شد به ره سوی دکان  ** پیش ره را بسته دید او از زنان 
  • Hızlı yürümeden ayağı yanmaktaydı. Yolsa ay gibi kadınlarla doluydu, yol açmaya âdeta imkân yoktu.
  • پای او می‌سوخت از تعجیل و راه  ** بسته از جوق زنان هم‌چو ماه 
  • Bir kadına yüz çevirdi de dedi ki: A bayağı mahlûklar, a kızcağızlar, ne de çoksunuz.
  • رو به یک زن کرد و گفت ای مستهان  ** هی چه بسیارید ای دخترچگان 
  • Kadın, ona yüzünü döndü, ey emniyet sahibi dedi, bizim bolluğumuzu kötü görme. 1730
  • رو بدو کرد آن زن و گفت ای امین  ** هیچ بسیاری ما منکر مبین 
  • Bu kadar çoğuz ama öyle olduğu halde size bu çokluk bile az gelmede.
  • بین که با بسیاری ما بر بساط  ** تنگ می‌آید شما را انبساط 
  • Kadın kıtlığından oğlancılığa düşüyorsunuz da yapan da dünyaya rezil rüsva oluyor, yaptıran da!
  • در لواطه می‌فتید از قحط زن  ** فاعل و مفعول رسوای زمن 
  • Zamanın hâdiselerine bakma. Feleğin acılıklarını, hazım olunmaz şeylerini görme.
  • تو مبین این واقعات روزگار  ** کز فلک می‌گردد اینجا ناگوار 
  • Rızkın, geçimin darlığına, şu kıtlığına, korkuya, titreyişe bakma.
  • تو مبین تحشیر روزی و معاش  ** تو مبین این قحط و خوف و ارتعاش 
  • Şuna bak sen: Bu kadar acılıklarıyla beraber yine de onun için ölüyor, ondan bir türlü kendinizi çekemiyorsunuz. 1735
  • بین که با این جمله تلخیهای او  ** مرده‌ی اویید و ناپروای او 
  • Acı imtihanı bir rahmet bil, Belh ve Merv ülkelerine sahip olmayı bir gazap say.
  • رحمتی دان امتحان تلخ را  ** نقمتی دان ملک مرو و بلخ را