- Bilgi ve hikmet, doğru yolla yolsuzluğu göstermek içindir. Her taraf yoldan ibaret olsaydı hikmet, abes ve boş bir şey olurdu.
- علم و حکمت بهر راه و بیرهیست ** چون همه ره باشد آن حکمت تهیست
- Sense bu acı sulu tabiat dükkânı için iki âleminde yıkılmasını hoş görüyorsun.
- بهر این دکان طبع شورهآب ** هر دو عالم را روا داری خراب
- Ben bilip duruyorum ki sen paksın, ham değilsin. Bu soruşunda aşağılık kişilerin anlaması için. 1755
- من همیدانم که تو پاکی نه خام ** وین سالت هست از بهر عوام
- Devranın cefası ile âlemdeki bütün eziyetler, Allah’dan uzak olmadan ve gafil bulunmadan daha kolaydır.
- جور دوران و هر آن رنجی که هست ** سهلتر از بعد حق و غفلتست
- Çünkü bunlar hep geçer de onlar geçmez. Devlet, ona derler ki insanın canı uyanık olsun!
- زآنک اینها بگذرند آن نگذرد ** دولت آن دارد که جان آگه برد
- Zahmete sabretmek ,sevgilinin ayrılığına sabretmetken kolaydır.
- حکایت در تقریر آنک صبر در رنج کار سهلتر از صبر در فراق یار بود
- Kadının biri kocasına dedi ki: Ey adamlığı bir adımda aşan!
- آن یکی زن شوی خود را گفت هی ** ای مروت را به یک ره کرده طی
- Bana hiç bakmıyorsun, neden? Ne vaktedek bu horlukta kalacağım?
- هیچ تیمارم نمیداری چرا ** تا بکی باشم درین خواری چرا
- Kocası dedi ki: Boğazına bakıyorum, çıplağım ama elim ayağım var, çalışıp çabalıyorum. 1760
- گفت شو من نفقه چاره میکنم ** گرچه عورم دست و پایی میزنم
- Güzelim, ere kadının boğazına ve elbisesine bakmak farzdır. Ben ikisine de bakıyorum. Bu hususlarda eksiğin, gediğin yok.
- نفقه و کسوهست واجب ای صنم ** از منت این هر دو هست و نیست کم
- Kadın, gömleğinin yenini gösterdi. Pek kaba ve kirliydi.
- آستین پیرهن بنمود زن ** بس درشت و پر وسخ بد پیرهن