- Hâlâ balçık küpteki hamursun, bir ömürdür ateşli tandırdasın ama hâlâ pişmemişsin.
- هم خمیری خمر طینه دری ** گرچه عمری در تنور آذری
- Heves yeli ile başın dönüyor ama tepedeki ot gibi ayağın toprakta.
- چون حشیشی پا به گل بر پشتهای ** گرچه از باد هوس سرگشتهای
- Musa kavmi gibi Tih çölünün ıssısında, durduğun yerde tam kırk yıl kala kalmışsın a akılsız adam!
- همچو قوم موسی اندر حر تیه ** ماندهای بر جای چل سال ای سفیه
- Her gün, ta akşama kadar koşup duruyorsun. Fakat kendini yine de ilk konak yerinde görmedesin!
- میروی هر روز تا شب هروله ** خویش میبینی در اول مرحله
- O öküze âşık oldukça şu üç yüz yıllık uzaklıktan kurtulamazsın. 1790
- نگذری زین بعد سیصد ساله تو ** تا که داری عشق آن گوساله تو
- Onların da gönüllerinden öküzün hayali çıkmadıkça ıssı bir girdaba benzeyen o çölde kaldılar.
- تا خیال عجل از جانشان نرفت ** بد بریشان تیه چون گرداب زفت
- Bu öküzü bir tarafa bırak, Allahdan sonsuz lûtuflara ermiş, nihayetsiz nimetler görmüşsün.
- غیر این عجلی کزو یابیدهای ** بینهایت لطف و نعمت دیدهای
- Fakat öküz tabiatlısın, onun için o büyük büyük iyilikler, bu öküzün aşkı ile gönlünden gidiverdi.
- گاو طبعی زان نکوییهای زفت ** از دلت در عشق این گوساله رفت
- Bâri şimdi bedeninin bütün cüzilerinden sor. Şu dilsiz uzuvlarının yüzlerce dili vardır.
- باری اکنون تو ز هر جزوت بپرس ** صد زبان دارند این اجزای خرس
- Âleme rızık veren Allah’nın nimetlerinin zikri, zaman yapraklarında gizlenmiştir. 1795
- ذکر نعمتهای رزاق جهان ** که نهان شد آن در اوراق زمان