English    Türkçe    فارسی   

6
1818-1827

  • Bu iki seçilmiş lâtif güzellik de gebeliklere ve geçmiş zamandaki haşirlere şahadet ederler.
  • Yeniden yeniye gelen temmuz ayında buzun, her an kış hikâyelerini söylemesi gibi.
  • Hani buz da, soğuk rüzgârları, zemheriyi, yaz günlerinde o güç zamanları söyler ya. 1820
  • Kışın meyve ve Allah lûtfunun hikâyelerini anlatır.
  • Güneşin gülümsediği zamanları, çimen gelinlerine dokunup eksiltmesini söyler.
  • İşte onun gibi senden de hal gitti, cüzün o halin armağanı olarak kaldı. Ya ona sor, yahut da hatırla.
  • Gama giriftar oldun mu çeviksen derhal sıçrar, o ümitsizlik deminden kurtulursun.
  • Ona, ey hali, nimetleri o yüceliği inkâr eden gam, dersin... 1825
  • Her dem baharda, neşede değilsin de gül yığınına benzeyen bedenin, neyin ambarı ya?
  • Gül yığını bedenin, düşüncen de gül suyu gibi. Gül suyu, gülü inkâr ediyor ha. Şaşılacak şey bu işte!