English    Türkçe    فارسی   

6
1833-1842

  • Akıllı fikirli kişiler, bu yol yitirme yüzünden burunlarının üstünde ahmaklık dağını gördüler!
  • زیرکان و عاقلان از گمرهی  ** دیده بر خرطوم داغ ابلهی 
  • Kazanmadan rızık dileyen yoksul hikâyesi
  • باقی قصه‌ی فقیر روزی‌طلب بی‌واسطه‌ی کسب 
  • Çaresiz bir müflis, derde düşmüştü. Hiçbir şeyi yoktu, binlerce zehir yutmuştu.
  • آن یکی بیچاره‌ی مفلس ز درد  ** که ز بی‌چیزی هزاران زهر خورد 
  • Namazlarda, dualarda yalvarmakta, ey Allahm, ey kurdu kuşu koruyan! 1835
  • لابه کردی در نماز و در دعا  ** کای خداوند و نگهبان رعا 
  • Sen, beni yorulmadan, çalışıp çabalamadan yarattın. Şu âlemde rızkımı da benim kazancım olmadan ver.
  • بی ز جهدی آفریدی مر مرا  ** بی فن من روزیم ده زین سرا 
  • Başımda gizli olan beş inci verdin. Beş duygu daha ihsan ettin ki onlar da gizli.
  • پنج گوهر دادیم در درج سر  ** پنج حس دیگری هم مستتر 
  • Bu ihsanların sayıya sığmaz. Ben utanıyorum, anlatmadan âcizim.
  • لا یعد این داد و لا یحصی ز تو  ** من کلیلم از بیانش شرم‌رو 
  • Beni yaratan yalnız sensin. Rızkımı da sen düzene koy demekteydi.
  • چونک در خلاقیم تنها توی  ** کار رزاقیم تو کن مستوی 
  • Yıllarca bu duada bulundu. Nihayet ağlayıp yalvarışı tesir etti. 1840
  • سالها زو این دعا بسیار شد  ** عاقبت زاری او بر کار شد 
  • Hani çalışmadan, yorulmadan helâl bir rızk isteyen adam vardı ya, onun gibi.
  • هم‌چو آن شخصی که روزی حلال  ** از خدا می‌خواست بی‌کسب و کلال 
  • Nihayet Allah adaletine sahip Davut Peygamber zamanında bir öküz, onu kutluluğa ulaştırmıştı.
  • گاو آوردش سعادت عاقبت  ** عهد داود لدنی معدلت