- İlyas ve Hızır gibi dünyalar durdukça dur da yeryüzü, lütfunla gökyüzü haline gelsin.
- چون خضر و الیاس مانی در جهان ** تا زمین گردد ز لطفت آسمان
- Kötü gözlülerin şatafatı, nazarı olmasaydı lütfunun yüzde birini söylerdim.
- گفتمی از لطف تو جزوی ز صد ** گر نبودی طمطراق چشم بد
- Fakat nefesi zehirli kem gözlerden ben ne can üzen zahımlar yedim. 190
- لیک از چشم بد زهراب دم ** زخمهای روحفرسا خوردهام
- Onun için senin halini, ancak başkalarının hallerini anarak remiz ve kinayeyle söylerim.
- جز به رمز ذکر حال دیگران ** شرح حالت مینیارم در بیان
- Bu bahanede, gönlüne ait bir hiledir ki gönlün ayakları, o yüzden, toprağa kakılmış kalmıştır.
- این بهانه هم ز دستان دلیست ** که ازو پاهای دل اندر گلیست
- Yüzlerce gönül ve can, yaratıcı Allah’ya âşık olmuştur da onlara ya kem göz mâni olmuştur, ya kötü kulak.
- صد دل و جان عاشق صانع شده ** چشم بد یا گوش بد مانع شده
- Bunların bir tanesi de Peygamber’in amcası. Arapların kınaması, ona pek korkunç göründü.
- خود یکی بوطالب آن عم رسول ** مینمودش شنعهی عربان مهول
- Arap, kendi çocuğuna uydu da, güvenilir dininden döndü, derlerse, ne derim?, dedi. 195
- که چه گویندم عرب کز طفل خود ** او بگردانید دیدن معتمد
- Peygamber, amca, dedi, bir kere şahadet getir de senin için Allah’ya şefaat edeyim.
- گفتش ای عم یک شهادت تو بگو ** تا کنم با حق خصومت بهر تو
- Ebutalip, doğru ama duyulur, yayılır, herkes duyar. İki kişiyi aşan her sır yayılır, otuz iki dişten otuz iki orduya duyulur.
- گفت لیکن فاش گردد ازسماع ** کل سر جاوز الاثنین شاع