English    Türkçe    فارسی   

6
1885-1894

  • Nitekim erlerin bedeninde, yüreksizliklerinden kadınların gizlendiği vardır. 1885
  • آنچنان که در تن مردان زنان  ** خفیه‌اند و ماده از ضعف جنان 
  • Kim, erliğe hazırlanmamış, er olmamışsa o dişilik, öbür âlemde surete bürünür.
  • آن جهان صورت شود آن مادگی  ** هر که در مردی ندید آمادگی 
  • O gün adalet günüdür. Adalet, her şeyi lâyık olduğu yere koymaktır. Ayakkabı ayağındır, külâh başın.
  • روز عدل و عدل داد در خورست  ** کفش آن پا کلاه آن سرست 
  • Bu suretle her isteyen isteğine erişir her batan batacağı yere kavuşur.
  • تا به مطلب در رسد هر طالبی  ** تا به غرب خود رود هر غاربی 
  • Hiçbir istek, isteyenden esirgenmez. Parlaklığın eşi güneştir, suyun eşi bulut.
  • نیست هر مطلوب از طالب دریغ  ** جفت تابش شمس و جفت آب میغ 
  • Dünya, Allah’nın kahır yurdudur. Kahrı seçtiysen kahır göre dur. 1890
  • هست دنیا قهرخانه‌ی کردگار  ** قهر بین چون قهر کردی اختیار 
  • Kahır kılıcı, denize, karaya düşmüş. Kahrolanların kemiklerine, kıllarına bak.
  • استخوان و موی مقهوران نگر  ** تیغ قهر افکنده اندر بحر و بر 
  • Damın çevresinde kuşların kanatlarını, ayaklarını seyret. Bunlar, sessiz, sözsüz sana Allah kahrını anlatırlar.
  • پر و پای مرغ بین بر گرد دام  ** شرح قهر حق کننده بی‌کلام 
  • Ölü, gömüldüğü yerde bir yığın toprak kaldı. Öldüğü zaman geçtikçe o yığın da düzeldi gitti.
  • مرد او بر جای خرپشته نشاند  ** وآنک کهنه گشت هم پشته نماند 
  • Allah adaleti, herkesi eşiyle çift etmiştir; fili fille, sivrisineği sivrisinekle.
  • هر کسی را جفت کرده عدل حق  ** پیل را با پیل و بق را جنس بق