- Nitekim erlerin bedeninde, yüreksizliklerinden kadınların gizlendiği vardır. 1885
- آنچنان که در تن مردان زنان ** خفیهاند و ماده از ضعف جنان
- Kim, erliğe hazırlanmamış, er olmamışsa o dişilik, öbür âlemde surete bürünür.
- آن جهان صورت شود آن مادگی ** هر که در مردی ندید آمادگی
- O gün adalet günüdür. Adalet, her şeyi lâyık olduğu yere koymaktır. Ayakkabı ayağındır, külâh başın.
- روز عدل و عدل داد در خورست ** کفش آن پا کلاه آن سرست
- Bu suretle her isteyen isteğine erişir her batan batacağı yere kavuşur.
- تا به مطلب در رسد هر طالبی ** تا به غرب خود رود هر غاربی
- Hiçbir istek, isteyenden esirgenmez. Parlaklığın eşi güneştir, suyun eşi bulut.
- نیست هر مطلوب از طالب دریغ ** جفت تابش شمس و جفت آب میغ
- Dünya, Allah’nın kahır yurdudur. Kahrı seçtiysen kahır göre dur. 1890
- هست دنیا قهرخانهی کردگار ** قهر بین چون قهر کردی اختیار
- Kahır kılıcı, denize, karaya düşmüş. Kahrolanların kemiklerine, kıllarına bak.
- استخوان و موی مقهوران نگر ** تیغ قهر افکنده اندر بحر و بر
- Damın çevresinde kuşların kanatlarını, ayaklarını seyret. Bunlar, sessiz, sözsüz sana Allah kahrını anlatırlar.
- پر و پای مرغ بین بر گرد دام ** شرح قهر حق کننده بیکلام
- Ölü, gömüldüğü yerde bir yığın toprak kaldı. Öldüğü zaman geçtikçe o yığın da düzeldi gitti.
- مرد او بر جای خرپشته نشاند ** وآنک کهنه گشت هم پشته نماند
- Allah adaleti, herkesi eşiyle çift etmiştir; fili fille, sivrisineği sivrisinekle.
- هر کسی را جفت کرده عدل حق ** پیل را با پیل و بق را جنس بق