English    Türkçe    فارسی   

6
191-200

  • Onun için senin halini, ancak başkalarının hallerini anarak remiz ve kinayeyle söylerim.
  • جز به رمز ذکر حال دیگران  ** شرح حالت می‌نیارم در بیان 
  • Bu bahanede, gönlüne ait bir hiledir ki gönlün ayakları, o yüzden, toprağa kakılmış kalmıştır.
  • این بهانه هم ز دستان دلیست  ** که ازو پاهای دل اندر گلیست 
  • Yüzlerce gönül ve can, yaratıcı Allah’ya âşık olmuştur da onlara ya kem göz mâni olmuştur, ya kötü kulak.
  • صد دل و جان عاشق صانع شده  ** چشم بد یا گوش بد مانع شده 
  • Bunların bir tanesi de Peygamber’in amcası. Arapların kınaması, ona pek korkunç göründü.
  • خود یکی بوطالب آن عم رسول  ** می‌نمودش شنعه‌ی عربان مهول 
  • Arap, kendi çocuğuna uydu da, güvenilir dininden döndü, derlerse, ne derim?, dedi. 195
  • که چه گویندم عرب کز طفل خود  ** او بگردانید دیدن معتمد 
  • Peygamber, amca, dedi, bir kere şahadet getir de senin için Allah’ya şefaat edeyim.
  • گفتش ای عم یک شهادت تو بگو  ** تا کنم با حق خصومت بهر تو 
  • Ebutalip, doğru ama duyulur, yayılır, herkes duyar. İki kişiyi aşan her sır yayılır, otuz iki dişten otuz iki orduya duyulur.
  • گفت لیکن فاش گردد ازسماع  ** کل سر جاوز الاثنین شاع 
  • Bu Arapların diline düşerim. Onların yanında bu yüzden hor hakîr olurum, dedi.
  • من بمانم در زبان این عرب  ** پش ایشان خوار گردم زین سبب 
  • Fakat Allah’nın ezelî lütfu olsaydı Allah çekişiyle beraber bu kötü gönüllülük olur muydu hiç?...
  • لیک گر بودیش لطف ما سبق  ** کی بدی این بددلی با جذب حق 
  • Ey düşkünlere yardım eden Allah, medet! Medet bu iki taraflı dileklerden! 200
  • الغیاث ای تو غیاث المستغیث  ** زین دو شاخه‌ی اختیارات خبیث